Joe Kinnear ve Harry Redknapp

Given, Coloccini, Barton, Martins, Owen, Duff, N'Zogbia, Gutierrez, Ameobi ve daha pek çoğu. Kağıt üzerinde iyi bir kadro gibi değil mi? Evet öyle, lakin sahada konuşamıyorlar. Sadece bu sezona has bir durum da değil bu, Newcastle geçen yıllarda da çok farklı değildi. Aslında bu sezona iyi bir başlangıç yaptıklarını söyleyebiliriz. İlk maçta Old Trafford stadında alınan beraberlik, ardından gelen Bolton galibiyeti ve Coventry'e karşı kazanılan kupa maçı. Ancak sonrasında felaket bir seriyle karşı karşıya kaldı, Newcastle. Arsenal, Hull ve West Ham'e ligde kaybedilen maçlar, son sıraya kapağı atan Tottenham'a karşı kaybedilen maçla veda edilen kupa ve son olarak da St. James Park'taki Blackburn darbesi. Mağlubiyet serisinin başlangıcı olan Arsenal maçının ardından görevi bırakmıştı Keegan. Ondan sonra da art arda 4 maç kaybederek, bir türlü iflah olmadılar. Taa ki Kinnear takımın başına gelene kadar.


İç sahada kaybedilen Blackburn Rovers maçının ardından koltuğa oturan Kinnear, göreve hiç de fena olmayan başlangıç yaptı. Everton deplasmanından alınan 1 puan, güçlü City'ye karşı içeride alınan 1 puan, gelecek adına umut veriyordu. Bunların arkasından Sunderland mağlubiyeti biraz canları sıksa da, hafta içi alınan WBA galibiyeti ile derin bir oh çektirdi, St. James Park'a. 5 maçlık mağlubiyet serisinin ardından, 4 haftada toplanan 7 puan gelecek adına bazı mesajlar veriyor. En son oynadıkları WBA maçının büyük bölümünü izleme fırsatı bulabildim. Özellikle ilk yarı ortaya konulan futbol, oyuncuların heyecanlı ve iştahlı olduklarını çok net bir biçimde gösterdi, bu iyi oyunun karşılığı da soyunma odasına 2-0'ın avantajıyla gitmek oldu. 2.yarıda gelen WBA golü, St. James Park'taki seyircilerde de, sahanın içindeki futbolcularda da büyük telaş yarattı. Haftalardır alınamayan galibiyetin telaşı... Derler ya; bir takım art arda kaybetmeye başlarsa kaybetmeye alışır, kazanmayı unutur. Aynen öyleydi Newcastle'ın durumu. Bir terslik olmadı, Newcastle kazandı. Konuşmak için biraz erken olabilir ama Kinnear'ın gelişi takımda bir heyecan, kendini ispatlama isteği yaratmış...



Tottenham da Newcastle'ın bir model üstü. Gomes, Corluka, Bale, Lennon, Jenas, Pavlyuchenko, Bent, Modric, dos Santos, Huddlestone, King... Premier Lig'de ilk 4'ü zorlayacak, UEFA biletini rahat alabilecek bir kadro. Başlarında da Sevilla'yı yaratan Juande Ramos... Aynı Newcastle'da olduğu gibi, işler burada da kağıt üstünde iyiydi ama yeşil çimlerin üzerinde değil... Kısa bir süre önce Ramos ile ilgili bir post girmiştik bloga. Biraz geriye giderseniz görebilirsiniz. Yazının sonunda Ramos'a gönderme yapmayı da ihmal etmemiştik. Ömrü de çok uzun olmadı. Çok yoğun olan ve hiç görüşemediği (!) başkanı gözünün yaşına bakmadı Ramos'un (Ramos'un çok da umrunda olduğunu zannetmiyorum ya, alacağı tazminatla sittin sene yaşar). Ramos'un 8 haftadaki 2 puanlık performansı yüz kızartıcıydı. UEFA Kupası 1.Turu'da güçlükle geçilmiş, grup maçlarına da mağlubiyetle başlanmıştı. Ülkemizde her vatandaş der ya; "ulan bu takımın başına beni getirsinler, daha kötü olmaz şerefsizim" diye. Gülüp geçerim bu tip söylemlere ama ortaya çıkan tabloya bakıldığında, insanın o cümleyi kurası geliyordu hakikaten...

Redknapp geldi başa... Tottenham, yeni antrenörüyle çıktığı ilk maçta, ligdeki ilk galibiyetini aldı, Bolton 2-0 mağlup edildi. Tottenham, dün tanıklık ettiğimiz efsane derbinin de taraflarından biriydi. Kuzey Londra derbisinde perdeyi, jeneriklere geçecek güzellikte bir gol atan Bentley açtı. Arsenal'ın defans elemanları Silvestre ile Gallas yan toplardan buldukları gollerle maçı 1-0'dan 2-1'e çevirdiler. Arkasından, 4 dakikada 3 gol izledik. Önce Adebayor farkı 2'ye çıkardı, sonra Bent 1'e indirdi. Sonra yine Adebayor çıktı sahneye, harika bir asist yaptı Van Persie'ye, affetmedi o da, 4-2'ye getirdi skoru. Van Persie'nin golünden sonra, Arsenal şova başlar, maç 5-6'ya gider diye hangimiz düşünmedik? Lakin Arsenal, 4-2'den sonra rakibinin üzerine pek gitmedi. Maç bitecek derken, 90'da Jenas çıktı sahneye. Umursamadık bu golü, yalan değil. Ama Tottenham mücadeleyi bırakmadı, elinden geldiğince baskı kurmaya çalıştı uzatma dakikalarında. Gollerinin hepsini uzaktan şutlardan atan, yaratan Tottenham'da, Modric füzeyi gönderdi 90+4'te. Direkte patladı, Lennon tamamladı. Tottenham'lılar bir zafer kazanmışçısına mutluydular, sahaya atlayan 1 taraftar ile birlikte yaşadılar gol sevinçlerini. Sarıldılar, üstüne atladılar... Orada Lennon'a sarılarak kendinden geçen taraftarın yerinde, hangi Tottenham aşığı olmak istemezdi ki?

Harry Redknapp dedik başlıkta ama bu maçtan bahsetmesem rahat edemeyecektim, çıktı aradan. Kinnear geleli 1 ay oldu, konuşmak için erken dedik. Redknapp henüz 2.maçına çıktı, onun hakkında konuşmak için daha da uzun bir süre beklemek gerekir. Lakin, dün çok da iyi oynamamasına rağmen onur mücadelesi veren, yeni bir başlangıca hazır olan bir takım vardı sahada. Dolayısıyla, işlerin Ramos döneminden çok daha iyi gideceğini söylemek için çok da erken değil...

Herşeye rağmen, son durumda Newcastle'ın 17., Tottenham'ın 20.sırada olduğu gerçeğini de es geçmemek gerek tabii...

0 yorum: