Benden Terlikseverler'e Bir Öneri


Blogda büyük emeği olan, kapattıktan sonra ilk göz ağrısının sahipsiz kalmasına göz yumamayan Mustafa Abi, yeni bir blogda yola devam kararı almış. Kendisi bundan böyle Lanchesire takma adıyla Göksel Çoğalan'ın blogunda yazılarıyla bizlerle birlikte olacak. Göksel Çoğalan kim diyenler çıkacaktır elbet, kendisi Yenilsen de Yensen de adlı programda Fenerbahçe yorumcusudur. Çok kaliteli yazılar servis ediliyor, blog listenize ekleyin; asla pişman etmeyecek bir blog. Efendim fazla heyecanlandırmadan adresi verelim;

Seminer'de Yaşananlar ve Türk Hakemliği

Dün spor haberlerinde izledim; tahmin ediyorum birçoğumuz da izledik bu yaşananları. Silivri'de MHK, üst düzey klasman hakemlerine seminer veriyordu. Seminerde yer almayan iki üst klasman hakemi vardı: Bülent Demirlek ve Vedat Yüksel. Bu isimler salona girdiğinde mevcut TFF ve MHK başkanı birbirileri ile konuşur gibi yaptılar, çekildiler bir köşeye. Keza diğer MHK ve TFF de yer alan yetkili kişilerin çoğu, Bülent Demirlek ve Vedat Yüksel'e sırtını döndüler. Bülent Demirlek ve Vedat Yüksel konuşmak için izin istemeye geldiklerinde ise skandala başka bir boyut katıldı. Salonda yüksek sesle müzik çalınmaya başlandı ve oturuma ara verildiği duyuruldu ki böyle bir şey söz konusu değildi.

Türk Sporu'nun iki tane üst klasman hakemine bu yapılanlar beni üzdüğü gibi çoğumuzu da derinden yaraladı. Ne yaptıklarını bilmeden yeni MHK göreve geldiğinden beri maç alamayan, üstelik maç alamamalarının sebeplerini bilmeyen bu iki hakemden bahsediyoruz. Gayet şık, güne uygun takım elbiselerini giyip gelen bu hakemler nazik bir şekilde söz istediklerinde neden bu yapıldı peki? Neden bu hakemlere biri niçin maç alamadığını söylemedi?

Bugün ortaya atılan bir iddia ise doğruysa çok su götürecek cinsten. İsmini açıklamaktan kaçınan ''Gölge Hakem'' bugün bir yazı yazdı ve seminerde yaşananlara ışık tuttu. Yazıda, Oğuz Sarvan'ın yıllardır MHK başkanı olabilmek için tabiri caizse her yolu denediğini yazan hakem, bu iki hakeme maç verilmemesinin sebebini ise; Aziz Yıldırım ve Yıldırım Demirören'in Oğuz Sarvan'a yaptığı baskı olarak tanımlıyor. Yazıda şu sözlere yer verilmiş;
''Peki bu iki hakemin günahları neydi?

Bir tanesinin yönettiği Türkiye kupası maçında Fenerbahçe yenilmiş ve kupayı kaybetmişti.

Bir diğerinin Ankara da yönettiği Ankaraspor-Beşiktaş lig maçının son dakikasındaki bir hakem hatası ile Beşiktaş puan kaybetmişti.

MHK başkanı olabilmek için yanıp tutuşan Oğuz Sarvan denilen hakem eskisi, bu iki büyük kulüp başkanının emri ile Bülent Demirlek ve Vedat Yüksel'e maç veremedi. Tutarlı bir nedeni olmadığı için de bu durumu kamuoyuna açıklayamadı!''

Oğuz Sarvan'ın şu durumda yaptığı koltuk sevdası pahasına Türk futboluna toplamda 32 yıl emek vermiş iki tane güzide hakemi yok etmekten, yoka saymaktan başka bir şey değildir.

Ve bu iki hakeme gelirsek, suçlarının ne olduğunu öğrenmeye çalışan fakat bazı kesimlerce sürekli dışlanan, yasaklanan, kabul görmeyen bu spor insanları hakkını mahkemede arayacak. Haklılar da, hem de sonuna kadar. Bu tür durumlarda hakemi dinlemek yerine kaçmayı kendine ilke edinen Oğuz Sarvan ve onun saz arkadaşları bunun nedenini bakalım nasıl açıklayacaklar? Acaba bu hatalarımı söyleyecekler? Çok gülünç olurlar!


Bakalım bu Türk Hakemliğini UEFA ve FİFA nezdinde ne kadar daha düşürecek? Ya bu iki büyük kulübün başkanı, bunu gerçekten yapmışlarsa derhal istifasını vermelidirler. Ortada iki insanın toplamı 32 yılı bulan emeği, gecesi, gündüzü ve paraları var. Avrupa Futbol Şampiyonası'nda maç yöneten bir hakemimizin çıkıp kanal kanal dolaşıp, şov programı yaptığı Türkiye'de, ileride bunları normal karşılayacağız ki çok vahim bir durumla karşı karşıyayız.

Sir Bobby Robson'u Kaybettik

Birçok Avrupa takımını çalıştıran, benim çok görme fırsatı yakalayamadığım fakat babamdan ve amcamlardan duyduğum kadarıyla efsane bir isimdi Robson. Onu kaybettik, yeri hiç dolmayacak.

Blog'da İki Yenilik

Bundan böyle adsızlara yorumları açtık. Bir kaç arkadaştan e-mail aldım, ve tekrar adsız yorumlarını aktif hale getirdim. Fakat bokunun çıkmaması şartıyla. Ayrıca yazdığınızı yorumu denetlememe gerek yok, kimse gelipte ana avrat küfür yazmaz; ha yazan olursa anında silinir.

Fenerbahçe 5-1 Honved FC

Maç yazısı geç oldu ama güç olmasın diyelim. Maça iyi başladı Fenerbahçe. 13. dakikada Carlos serbest vuruştan takımı öne geçirdiğinde farkı engelledi aslında. Sakatlanan Carlos, yerini Deivid'e bırakırken; sol açıkta Andre Dos Santos'u izleme şansımız engellenmiş oldu. Sola geçen Kazım, rakibin zayıf olmasından da faydalanarak iyi katkı yaptı. Yedek kulübesinin zenginliği Deivid de oyuna girdikten sonra iyi iş çıkaran oyunculardan.

Kaptan Alex'in arkasında Emre, çok iyi bir maç çıkardı. Kendisi de bas bas bağırıyordu; 3 senedir sezon açılışını kaçırıyorum diye. Geçen senenin ikinci yarısından sonra toparlanmaya başlayan bir oyuncu görüntüsü çizdikten sonra bu sene çok daha iyi olacak. Maç sonu röportajında da belirttiği üzere, Daum kendisine çok güveniyor ve takımın dinamosu olarak görüyor. Emre böyle oynarken Cristian Olivera bu sezonun kilit isimlerinden biri olacak Fenerbahçe'de. Kesin ve basit oyununu sevdim açıkçası. Zaman zaman araya oynadığı uzun toplarda hoş. Günümüzde ne kadar basit oynarsanız o kadar iyidir.

Geçen sezon kulübeden Burak, Gürhan ve İlhan'ı beklerdik girmesi için. Fakat bu sezon Santos'un yedeği Uğur, Özer Hurmacı, Mehmet Topuz, Deivid, Önder gibi isimlere bakıldığında gerçekten çok hoş bir kulübe bekliyor bizi. Hep söylüyorum, Lugano-Bilica olmaz diye. Lugano'nun şu kadar zaman geçtikten sonra alınmasını istemiyorum. Daha iyi oyuncular bulabiliriz pekala. Demichelis eğer doğruysa çok çok hoş olur oraya.


Hiç forvetten bahsetmedik. Güiza bu sezon çok iyi olacak gibi. Daum da onun apayrı bir golcü, yetenek olduğundan dem vurdu. Nitekim bu gün 3 gol attı. Mehmet Topuz da bu takımın kulübe gücü olacak. Oyuna girdikten sonra çok koştu, savaştı her şeyi yaptı. Fakat Kazım'ın önlenemez performansı onu kulübede bırakacak gibi duruyor.

Galatasaray'da oradan turla döndü. Sabri çok şık bir gole imza attı. Franco kalesinde ne çok iyi ne çok kötüydü. Kewell, şu takımda yedek oturacak gibi. Süper Kupa Finali'nde karşılaşacak iki takımdan Fenerbahçe, şu haliyle çok büyük favori. Beşiktaş'ta Nihat'ın durumu tam belli değil, onlar Ferrari ve Köybaşı'nı defansta oynatırlar ki Köybaşı sol kanadın Gökhan Gönül'ü olabilecek bir oyuncu Türkiye'de. Yeri gelmişken Gökhan da harikaydı bugün, vasat oynadığı çok az maç var ama.

Son olarak güzel bir Avrupa Gecesi geçirdik. İki güzide takımımıza da tebriklerimizi sunalım.

Atiye&Teoman: Yanımda Kal

Çok bomba bir şarkı olmuş. Teoman'ın zaten sesi harikaydı, şarkıları da öyle. Atiye'de müzik piyasasında çok tanınır oldu. Özellikle dansları ve kusursuz sesiyle izleyenleri büyülüyor. Hem göze hem kulağa hitap edenlerden. Hemen şarkıya ulaşacağınız linki vereyim;

Atiye&Teoman: Yanımda Kal

Hleb Stutgart'da!

Barça'da kendini gösteremeyen Hleb, çoğumuzun bildiği üzere yılın takasında Eto'o ile birlikte İnter yolunu tutmuştu. Fakat Hleb İnter'de oynamayı tercih etmedi ki bana kalırsa Hleb gibi bir oyuncu İnter'de tekrardan çıkış yapabilirdi. Kendisi onu futbol piyasasına sunan Stutgart'da, eski takımında, karar kıldı. Tabi ki bu karar da orada geçirdiği iyi günlerin etkisi vardır.

Bojinov Parma'da

Hücum hattına çok sıkı transferler yapan City, iki hücum oyuncusunu Türkiye'ye gönderdikten sonra Bojinov'u da Parma'ya kiraladı. Yeteneklerinden çok sakatlıklarıyla gündemde olan Bojinov'un bu saatten sonra City'nin zenginleşen hücum hattında yer bulması çok çok zordu hatta mucizelere kalmış bir şeydi, kendisi de doğru olanı yapmış.

Parma'da Serie A'ya döndükten sonra basına yansıyan ilk transferini gerçekleştirmiş oldu. Leeds gibi olmadı Parma, baş aşağı düşmediler; sadece hedef küçülttüler. Doğru para politikaları ile tekrar eski günlerine dönmeleri çok da uzakta olmaz.

Elano Blumer Galatasaray'da

Çok bomba bir transfer Galatasaray'dan. Manchester City'de geçen sezon sakatlıklar yakasına yapışmadan önce harika işler yapardı Elano. Lincoln kadar iyi bir frikikçidir ayrıca. Yeteneklerini tartışmaya bile gerek yok. Fakat fazla lüks bir transfer. 4-3-3'te orta sahada hücuma dönük Arda varken, bir de Elano'yu almak rakibin yaptığı transfere cevap vermekten başka bir şey değil. Elano şu haliyle Alex'ten kat kat iyi oyuncu ama doğru yere transfer yapamadı Galatasaray.

Arda'yı yeni rolüne ısındırmada başarılı olunurken 4-2-3-1'de en önde Baros olacak, o üçlüde ise Arda, Kewell, Keita ya da Elano'dan biri yedek olacak. 4-3-3'de de Elano'yu Arda'nın yerine koyduğumuzda Kewell Arda ya Keita yedek oturacak. Gelecek isim Hernanes tarzı bir oyuncu olsaydı, oyunun iki yönünü oynayan, 10 üzerinden 150 verirdim ama, Elano Blumer çok iyi oyuncu olmasına karşın Galatasaray'ın aradığı kan mı? Onu zaman gösterecek.

Anderlecht 5-0 Sivasspor

Hazırlık maçlarında ortaya konan berbat futbol, her maç yenilen farklar; bunun bir nevi göstergesiydi. İki sene önce Fenerbahçe'ye sahasında atamayıp 2 yedikten sonra temsilcimize CL'de Çeyrek Final yolunu açan Anderlecht, Sivasspor önünde var gücüyle saldırdı maçın ilk dakikalarından itibaren. Yasin Çakmak dışında ilk kez CL maçına çıkan takımı, CL maçına çıkan tek oyuncusu Yasin Çakmak kötü oynayarak yaktı.

Bu gerçekten denildiği gibi bir sürpriz miydi? Elbette ki hayır. Yine de 3-0 tarzı bir skor beklerken, ilk kornerini maçın 87. dakikasında kullanan Sivasspor; maçı kadro dizilişiyle hediye etti Anderlecht'e. Bülent Uygun yine çıkıp klasik açıklamalarını yaptı: ''Suç benim.'' dedi. Bu noktada suç gerçekten Bülent Uygun'un. Neden mi? Alt tarafa buyrun.




İki sene önce Fenerbahçe ile karşılaştığında izlediğimiz Anderlecht'de Boussafa, Biglia, Polak ve 2-3 oyuncu sahadaydı. Bülent Uygun zahmet edip de o maçlardan birini izleseydi ya da normal bir lig maçını izleseydi Boussafa'nın yeteneklerini görme fırsatına sahip olurdu. Sol da Abdurrahman'ı ve defansı yedi bitirdi. Sivasspor, Petkovic'in hediyesi ile 1-0 geriye düştüğünde dakikalar 17'yi gösteriyordu ve Anderlecht bir çok pozisyondan yararlanamamıştı.


Takımın bu kadar çaresiz olmasında, geçen sene savaşan, göze öyle aman aman hoş gelmese de takdirimizi alan taktikten ödün vermesiydi. Mehmet Yıldız'ın yokluğunda kontraatak oynayacağın bir maçta Ersen Martin gibi, ağır bir oyuncuyu sürdü sahaya forvette Uygun. Sağına da yeni transfer Erman'ı koydu. Oysaki hızlı bir forvet hattı sürmeliydi sahaya. Akeem Agbetu ve Yannick Kamanan'dan başkası değildi bu isimler. Kamanan aralara iyi kaçan bir oyuncuydu nitekim aldığı bir topu kontrol etme başarısını göstermiş olsaydı golü bulacaktı Sivas ama olmadı.


Agbetu gibi hızlı bir oyuncuyu yedekte tutunca Anderlecht saldırdı da saldırdı ilk dakikalar. 30'da da 3 ü bulup turu geçtiler, aralarında üçgenler kurup paslar yaptılar vs. vs. Anderlecht tüm bunları yaparken Sivasspor, kaleye isabetli bir şut atamamakla beraber hiç bir organize hücum geliştiremedi. Erman Musa ya da başka birinin araya kaçması dışında bir taktiği yoktu Sivasspor'un. E hal böyle olunca da Europa League'e düştü yolu Sivasspor'un.


Son iki senedir şampiyonluğu zorlayan Sivasspor'un, büyük takımlardan yolu geçen kim varsa transfer etme politikası da beni öldürecek yakında. Ersen, Hasan Şaş gibi oyuncuları istiyorlar hep. Ersen Martin'i bugün gördük hiçbir şey yapamadı. Tekniği çok az. Sırtı dönük aldığında işi bitiyor adamın. Son olarak şunu söylemek gerekirdi ki bir Pini Balili olsaydı çok şey değişebilirdi. Ya da orta sahanın ortası ya da solunda oynayan Sezer.

Eto'o#9/İbra#9


Ölüm Döşeğinden Şampiyonluğa: Alberto Contador



Bisikletle hiç ilgilenmeyen insanların bile ismini andığı bir marka vardır: Lance Armstrong. O neler yapmamıştır ki? İki kere emekli olmuştur, kanserden spora dönmüştür, Tour de France efsanelerindendir vs. vs. Armstrong bu yıl tekrar Astana takımı adına yarışma kararı aldığında takımın Discovery Channel'dan transferi Alberto Contador, takımın gözbebeğiydi. Armstrong'un takıma gelmesini endişeyle karşılaşmıştı ve ''Asıl adam olmak istiyorum.'' diyordu.

Dünyanın en iyi bisikletçilerinden biriyle yarışmak çok büyük avantajlar kazandırdı Contador'a Tour de France'da. Yeri geldiğinde Contador'un arkasındaki rakipleri çok iyi kolladı Armstrong. Tecrübesini ve zekasını kendisi içinde kullandığı zamanlar oldu ama Astana için daha ön planlaydı bu kafa ve tecrübe.

Sonuç bu oldu ve Contador, Tour de France'ı kazanırken aralarında rekabet bulunan, buna tatlı rekabet demek daha doğru olur, Armstrong'un yaklaşık 4 dakika önünde turu 2. kez üst üste kazandı. Ayrıca, 3 büyük turda zafere ulaşan bisikletçiler klasmanına girdi İspanyol Alberto Contador. Bunlar büyük bir onur.


Tabi ki turu ikinci kez üst üste kazanmasının yanında dikkat çeken şeylerden biri de, Contador'un hayatı. Küçüklükten beri bisiklete ilgi duymasının yanı sıra, Pinto'nun genç takımında dikkati çektikten sonra gitgide yükselen Contador'un başına; sporda yaşamak istemediğimiz olaylardan bir tanesi geliyor.

Contador 21 yaşında. Yıl 2004. Asturias turunda Contador, uzmanı olduğu tırmanış bölümünden sonra, inişe geçecek. İniş başlıyor. Hızlı da bir iniş. Fakat gücünü orantılı kullanamayan Contador, iniş sırasında aniden fenalaşıyor. Massa'nın olayına benzer olarak istemsiz bir şekilde pedal çeviriyor. Ve bisikletten düşüyor. Hastaneye kaldırıldığında ise her şey için çok geç olabilirdi. Contador'un beyninde şişen damarlardan birinin patlaması onun hayatına mal olabilecekken, Madrid'e kaldırılıyor, 5 gün sonra. Ardından durumu normale dönmeye başlayan Contador'un kafasında 70'ye yakın dikiş izi bulunuyor.

Ve oradan dönen bu adam, bundan sonra da pek şampiyonluk kaptıracağa benzemiyor. Yapacakları ve yaptıklarıyla gündemde olmaya devam edecek Contador. Onun ve Armstrong gibiler oldukça, ne kadar doping damga vurursa vursun; bisiklet her zaman benim için önemli bir yere sahip olacak.

Doğuştan Napolili Sanctis/Yeni Transfer Dossena

Bir yıl Türkiye'de kaldıktan sonra bizim ağzımızdan açıklama yapmayı öğrenmiş Sanctis. Sancılı bir şekilde Napoli'ye transfer olduktan sonra, ''Ben doğuştan Napoliliyim.'' demiş. Galatasaray'da deliliği ile Orkun'a bile taş çıkartan Sanctis'e bundan sonraki kariyerinde başarılar dileyip diğer habere geçelim.

Liverpool macerası kısa süren Dossena, Napoli ile anlaştı. 4.5 milyon euroya sattı Benitez. Zararın neresinden dönülse kar tabi ki. Juve'nin 7-8 civarı bir şey teklif edeceği konuşuluyordu; iyiki de etmemişler. Napoli Quagriella ve Sanctis'den sonra bir önemli ismi daha kadrosuna kattı. Sol kanat ya da sol açık oynama yetisine sahip Dossena.

Massa Hayati Tehlikeyi Atlattı

Bizi bırakmadın Massa. Günün en iyi haberini aldım. Seneye tekrar görmek istiyoruz seni.

Hadise-Evlenmeliyiz

Eurovision'dan sonra durmayan Hadise, yeni bir albüm çıkardı. Albümün çıkış parçası ise Evlenmeliyiz. Gayet hoşuma gitti şarkı; Hadise ayrı bir güzellik katıyor tabi ki. Bence bu yazın hit parçalarından biri olacak bu şarkı.

SÖZLERİ

KLİBİ

İbrahimovic Barcelona'da

Ve İbra, en sonunda Nou Camp'a ayak bastı; Serie A bir yıldızını daha kaybetti. La Liga'da ise Real'in hamlelerine Barça İbra ile cevap vererek zaten harika olan kadrosuna iyi bir ekleme yapma fırsatı buldu. Eto'o bu kadar iyi oynayıp 30 gol atmışken gönderildi ki bana kalırsa gönderilme sebebi, Guardiola ile arasında sorun olmasıydı.

Mourinho, takastan biz karlı çıktık dedi ki bana göre haklı. Eto'o, İbra'dan en fazla yarım gömlek aşağıda bir futbolcu. Hleb de kendisine verilen şansı kullanırsa, İnter'de yeniden doğacaktır. İbra giderse kim atacak golleri, sorusunun cevabı 2-0'lık Amerika'daki maçta ortaya çıktı diyebiliriz. Diego Milito Milan ağlarını iki kere havalandırarak, bir nevi İnterlilerin yüreğine su serpti. Milan da daha bir şey yok; Bendtner ya da Huntelaar'a yöneldiler.

İnter, bu iki oyuncu ve üzerine 40 milyon euro para aldı; bu 40 milyon euronun bir kısmı Antonio Cassano için kullanılabilirmiş. Cassano, Sampdoria'da çok mutlu ama İnter'in kulübüne yapacağı 20 milyon euroluk bir teklif kabul görebilir. Sonuç olarak, İnter Totti'nin de dediği gibi bu takastan karlı çıkan taraf bana göre.

Stephon Marbury Sıyırdı


Celtics'te kendine gelmeye çalışan Marbury iyice sıyırdı anlaşılan. Justin TV'de, ''Starbury'' adında bir kanal açan Marbury; burada ağlıyor, rap yapıyor kısacası günlük hayatını gözler önüne seriyor. Anlayacağınız adam kafayı sıyırmış. Saçmalıyor. Avrupa'ya gidecek deniliyordu; bu saatten sonra pek taliplisi çıkmaz NBA'den.
Bu da videosu...

Bir İstanbul 'Massa'lı

Massa, gerçekten Macaristan GP'sinde hiçbir anlam bırakmadı benim için. Fernando Alonso'dan sonra çok sevdiğim bir isim. Türkiye'nin tozunu arttıran Massa, benim için Bir İstanbul 'Massa'lı olmuştu. Fakat sıralama turlarında geçirdiği o kaza hepimizin yüreğini ağzına getirdi. Rubens Barrichello'nun aracından fırlayan bir amortisör, pist içinde sürekli sektikten sonra 240 km hız yapan Massa'ya isabet etti; Massa'da istemsiz gaza basmaya devam etti ve bariyerlere girdi.

Massa ile birçok spekülasyon dolaşıyor. Bunun en güçlüsü ise tedbir amaçlı komada uyutulduğu yönünde. Hayati tehlikesi az da olsa devam ediyor. Yaklaşık 1 gün daha komada kalacak, sonra yoğun bakımdan çıkarılacak diyorlar. Eşi, karnında 5 aylık bir bebek taşıyor; Kasım da bebeği dünyaya gelecek. Bu sezonu kapattı zaten; bir daha F1'e devam eder mi bilemem. Fakat temennim devam etmesi yönünde. Geçmiş olsun Massa.

Nerede Bu 65 Milyon EURO



Milan'da neler oluyor anlamıyorum. Bazı mali sıkıntıları vardı ama sadece bir oyuncu satarak 65 Milyon EURO kazandılar. Ama hiçbir önemli hamle yok. Dzeko ve Fabiano'yu alamadılar. Garip olan bu iki oyuncununda öyle aman aman maliyeti olmamasıydı.Real Madrid'den aldıklarını yarısı bile etmezlerdi ama Milan karşı yönetimi bile çıldırtacak bir transfer politikası sürdürüyor.

Takım yaş ortalaması çok yüksek. Çoğu oyuncu yavaş yavaş geriye doğru gidiyor. Ama hiç bir yeni yapılanma felan yok. Kaka gitmek istemediği halde gönderildi. Galiba mali durumları tahmin edildiğinden de kötü durumda.

Dün gecede Milan'ın hücum varyoslarında Ronaldinho'nun yaratıcılığı dışında fazla birşey göremedim. Belki hazırlık maçıdır olur öyle diyebildik ama pek bir ışıkta göremedim ben.
Bu takım iki sezon önce Şampiyonlar Ligi'ni kazandı. Milan bana göre büyük bir düşüşte umarım bu düşüş daha ciddi bir problemle sonuçlanmaz..

Bolt Kazandı/Powell Darmadağın


Londra'da 100 metre finalini yine Usain Bolt kazandı. Son yıllarda adeta hanedanlık kuran Bolt bu yarıştanda galip çıktı. Çıkışta çok iyi değildi aslında ama koşunun ikinci yarısında güle oynaya birinciliğe koştu. Powell ise birinci olamayacağını anlamıştı sanki, son metrelerde epey yavaşladı ve kendine sonlarda yer buldu. Bolt rüzgara karşı 9.91 koşarak yine iyi bir performans sergiledi.

Bu arada Bolt farkında değil mi bilmiyorum. Şu yarışma öncesi yaptığı hareketlerin çok sinir bozucu olduğunun. Şahsen hiç hoşlanmıyorum onun bu hareketlerinden. Efsane olma yolunda ilerleyen bir sporcunun bu tarz maymunluklar yapması hoş değil.

Deco Takımda Kaldı


Deco'nun adının Galatasaray'la anılması bana göre hiç şaşırtıcı değildi. Deco'yu geçen yıl sahalarda gören olmadı. Sadece üç maç saha ilk 11'de çıkmış olması ve sakatlıklar yaşaması kulübünüde satmama konusunda ısrarcı kılmıyordu. Aslında Deco'nun isteği Inter'e gitmekti fakat o transfer gerçekleşmedi. Galatasaray'ı onun için cazip kılan Rijkaard'dı. Ama takımda kaldı. Galatasaray taraftarlarını üzdü.

Eğer gelseydi çok başarılı bir transfer olacağı kesindi. 4-3-3'ü zaten Barcelona'da başarıyla oynamış bir isim. Teknik direktörle de daha önceden tanıyorlardı birbirlerini. Ama açıklamasında Londra'da kalmak istediğini ve kendini taraftarlara kanıtlamak istediğini söylemiş.

Fenerbahçe Çıldırmış Olmalı

Aziz Yıldırım ciddi bir şekilde Arjen Robben ile ilgileniyormuş. Fakat Robben de bunu doğrulaamasına karşın İspanya'dan ayrılmak istemiyor. Fenerbahçe'de zaten kontejyan dolu; sola Dos Santos alındı. Robben gelirse nolur bilemiyorum. Sadece 3 tane ayrı Robben forması alacağımı biliyorum. Robben mucizesi gerçek olur da Fenerbahçe'ye gelirse Santos sol beke çekilir. Carlos'a da memleket yolları gözükür. Keşke gelse be. İddianın sahibi Goal.Com. Çok uzak ama, Aziz Başkan uzakları yakın eder bize.

16.47: Fenerbahçe.Org, Robben iddialarını yalanladı.

Avrupa'da Transfer#3: Heinze Marsilya'ya Doğru

Bugünün de fotosu Necati'den haberi Heinze'den olsun. Marsilya, Real Madrid'de kapı önüne konulan Arjantinli sol bek Gabriel Heinze ile temas halinde imiş. Sol kanada Tae Taiwo'dan sonra direnç getirecektir. Bu ikilinin oluşturduğu sol bek rotasyonu Ligue 1'in genelinin üstünde. Lyon'da da Grosso-Cissokho rotasyonu var. Marsilya Heinze'i alırsa iyi iş yapar. Heinze yıllık 4.2 istiyor.

Diyarbakırspor, FİFA ile davalık olduktan sonra maddi sorunları bir anda halletmiş görünüyor. Takımdan oyuncu ayrılırken onları tuttular, paralarını verdiler mi adamların bilemiyorum. 6 puan silinme durumu felan vardı geçen sene. Neyse, bunlar önemli değil. Diyarbakırspor Necati Ateş'i istiyormuş. Real Soceidad'da naptığını anlamadığımız 30 küsür maçta 1 gol atan Necati, Diyarbakır'a sağlam kalırsa katkı yapar. Diyarbakır ayrıca Ayman Abdelaziz'i de istiyormuş. Kümede kalmaya oynayan takımların liberosunda rahat iş yapar.

Antalyaspor, Radoslav Batak ile anlaştı. Ankaraspor'da sakatlık üstüne sakatlık yaşadı Radoslav Batak. İsmi nedeniyle bana sempatik gelen, meziyetlerini bilmediğim bu adam Antalya'da sağlam kalırsa oynar bence. 13 kere de Karadağ Milli Takımı'nın formasını giymiş. Antalya zaten 1 yıllık anlaşmış. Hayırlı olsun diyelim. Ankara'da Ediz, Baki Mercimek, Risp derken sıra gelmiyordu adama.

Xabi Alonso'ya son teklif 32 milyon euro oldu. City ve Chelsea, bu oyuncuya 32 milyon euro önerdiler. Liverpool'da Xabi'nin durumu Mascherano'ya bağlı. Masch'ın eşi Barcelona'da yaşamak istiyormuş. Adam mutlu Liverpool'da, eşi istemiyor. Bu gerçekten beni çok üzüyor. Gerrard'da 32'imde bırakacağım tarzı şeyler diyor; Xabi ve Masch giderse nolacak orası? Aquilani geliyor ama uyum konusunda bir takım şüphelerim. Demem o ki; Benitez Masch kalacaksa eğer satsın Xabi'yi. Daha iyisini bulamayız.

Fenerbahçe'ye gelmeyen Tim Borowski, eski takımı Werder'e dönmüş. Werder Bayern'e 5 milyon euro ödemiş. Van Gaal'in kadroda düşünmediği bir oyuncuyu 5 milyon euroya satıp iyi iş yapmış bence Bayern. Borowski Werder'e 2 sene daha maksimum katkı verecektir. Werder Cristian Oliveria olmayınca işini bitirdi Borowski'nin. İyi bir transfer yaptı Tomas Schaaf. Bu arada Bayern'de Podolski'nin durumu ne oldu? Köln web sitesinden bir şeyler satıyordu; umarım alırlar Podolski'yi.

Gaziantepspor Batuhan'ı almıştı; dün Süha duyurdu. Batuhan'ı izlemek benim açımdan çok zevkli olacak. Gaziantep'te öyle bar kültürü çok yok. Eskişehir'deki kadar rahat olamaz. Forvet açısından çok iyi bir transfer. Yerli de bir oyuncu olması yabancı konusunda daha serbestleştiriyor Antep'i. Fakat Coucerio öyle şımarık adam sevmez. Kızıl, dünyaca ünlü 24 yaşındaki bir forveti 3 gün içinde getireceklerini söyledi. Kim olacak bakalım o isim?

En Büyük Bomba Senin İstifan Olacak Başkan


Yine bi Demirören haberi okudum yerimde duramadım yazmak geldi içimden. Aziz Yıldırım 3 sene üst üste şampiyonluk sözü verdi ve işi garantiye alarak Daum'u getirdi. Bizim Demirören çıkıp 5 sene üst üste şampiyonluk sözü verdi, dedim sidik mi yarıştırıyorsun ulan. Senin şu takımın başında olduğun sürece değil 5 kere 2 kere bile üst üste şampiyon olacağımızı düşünmüyorum. Zaten sen başkan olalı 5 sene oldu ve ilk defa geçen sezon şampiyon olduk. Tamam bu sene yine şampiyonluk adaylarındanız ve kadroya eklemelerde yapıldı ama ne bileyim üst üste şampiyon olmak uzak bi kavram bize ama inşallah kırarız bu önyargıyı. Catania maçınıda izledim hele ki İsmail'i çok beğendiğim. Bizim Deli İbo'ya ilk uyarıyı verdi. İlk hazırlık maçı olmasına rağmen takım iyi işler yaptı. Ernst biraz silikti. Sivok ise tam bombaydı, pini çekilmiş bir bomba. Ferrari kademede iyiydi falan işte. Neyse konuya dönelim. Bobo, Catania maçında isteksiz bi görüntü çizdiği doğru ve bunun üzerine başkanın Bobo'ya yol vereceği yazıldı. Başkan'ın Bobo yerine düşündüğü isimler Sosa ve Renato imiş. Herhalde Demirören Münih'ten Sosa'yı kimlerin istediğini bilmiyor ya da bu da yalan haber. Neyse biz yinede karalayalım bi şeyler. Sosa'yı geçiniz efendim. Renato'ya gelirsek. Benim bildiğim Renato 1980 doğumlu ve defansif orta saha oyuncusu. Bobo'yu gönderipte onu almak ne kadar bomba olur orası muamma.

Eh kardeşim İsmail'e o kadar para verdin, Ferrari'ye o kadar para verdin ve yıllık alacağı parada 3,5 milyon euro civarı bir şey. Nihat geldi, yıllık o da 3,5 milyon euro alacak. Bunu gören yabancılar tabiki de zam isteyecek ne varki bunda. Meğer bomba transfer yapacan daha doğrusu Renato falan alacaksan onun yerine Bobo, Tello ve Holosko'nun yıllık maaşını arttırsana. Holosko karın tokluğuna oynuyor, 900 bin idi herhalde yıllık aldığı ücret. Bobo geçen sezon çok iyi bir sezon geçirmiştir ve maliyeti 6 milyon euro değildir. En az bir sene daha kalıp Şampiyonlar Ligi vitrininde de kendini gösterip daha yukarı bir fiyate gönderilmelidir illa gidecekse. Bu sezon maaşını arttır kalsın adam. Hem sen mutlu ol hem Bobo mutlu olsun ve takım için gollerini atmaya devam etsin. Tabi bunu düşünecek kafa yok bizim başkanda. Yazını başlığında dediğim gibi en büyük bomba senin istifan olacak başkan...

İlla bomba transfer mi yapmak istiyorsun o zaman bize Quaresma'yı getir. Levent Erdoğan transfer hakkında bi şeyler açıklamış ama ben duymadım. Benim duyduğum bonservis olarak yıllık 11 milyon euro önerdiğimiz. Bu adamdan en çok sağ kanatta verim alırsın. Orta sahanın heryerinde de oynayabilir. Beşiktaş'a gelirse zaten Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı için gelecektir. Gelmesini istemeyen olur da hani gelirse tekrar kendini bulur be arkadaş bana biraz uzak gibi gelsede Beşiktaş'a gelmesi. Gerçi yukarıda maaşlar artsın dedikte Quaresma gelirse bu sefer diğer yabancılar yönetimin başını daha çok şişirebilir zam için. Neyse hayırlısı neyse o olsun.

Yeni Sezon Formaları#3:Fenerbahçe





Fenerbahçe'de yeni sezon formalarını görücüye çıkardı. Çubuklu forma zaten Fenerbahçe'nin her sezon kesin olarak giydiği iç saha forması. O formadan hemen hemen her Fenerbahçeli'de var ve sevmeyen de yoktur zaten. Ama ben yeni lacivert formaya tam anlamıyla bayıldım. Almayı planladığımı açıklayayım buradan.. Sarı-Beyaz formada 2007-08 sezonunda kullandığımız forma. Fazla bu formadan hoşlanmasamda yinede renk katıyor...

Taraftar Budur


Newcastle United taraftarı takımının küme düşmesi, yıldızlarının büyük ihtimalle takımdan ayrılmasına, daha teknik direktörünün bile bulunmamasına, onlar bu kadar destek olurken böyle başarısız sonuçlar alınmasına rağmen gelecek sezonun tüm kombine biletlerini tüketmişler. Ne kadar ateşli olup olmadıkları tartışılır ama böyle bir durumda bile kulüplerine sahip çıkmaları beni çok etkiledi.

Hangi Avrupa Ligi Ne Zaman Başlıyor


İngiltere Premier League: 15 Ağustos
İspanya La Liga: 29 Ağustos
İtalya Serie A: 23 Ağustos
Almanya Bundesliga: 7 Ağustos
Fransa Ligue 1: 8 Ağustos
Hollanda Eredivisie: 31 Temmuz
Portekiz Premier League: 15 Ağustos
Turkcell Süper Lig: 9 Ağustos
Yunanistan Super Lig: 22 Ağustos
İskoçya Premier League: 15 Ağustos
Belçika Jupiler League: 1 Ağustos

Nasri Üç Ay Yok

Arsenal'de problem bitmek bilmiyor. Şimdi de Nasri'nin ayak tarak kemiğinin kırıldığı ve sahalardan üç ay uzak kalacağı açıklandı. Adebayor gitti,Eduardo tam anlamıyla iyi dönecek mi belli değil yani Arsenal hücum hattında epey kan kaybetti. Gelecek sezon arkadan gelen Manchester City, Everton,Totenham vs. gibi kulüplere Şampiyonlar Ligi vizesini kaptırabilir.

Batuhan Gaziantepspor'a Kiralandı


Batuhan Karadeniz Gaziantepspor'a kiralandı. Bence doğru bir karar. Forma şansı bulması azdı Beşiktaş'ta. Bana göre şans verilse başaralı olur ama pek güvenilmiyor Batuhan'a. Bobo giderse bence forvet almalarına gerek kalmayacaktı Batuhan kalsaydı ama Yıldırım Demirören;Bobo giderse bomba peşindeyim dedi... Batuhan'ın takımda kalması tabii ki bomba olmayacaktı.

Gaziantepspor ise bana göre çok akıllıca bir transfer yaptı. Batuhan çok yetenekli bir forvet. Ama İstanbul'da ki deplasmanlara giderken sık sık kontrol etmeleri gereken bir isim. Batuhan'ın bana göre kişiliğinde biraz problem var. Beşiktaş'ta Paf takımda ki oyuncuları küçümsüyormuş. Bir açıklaması vardı 'Kendimin oynamadığı maçı izlemem'diye. Ayrıca 'Baros kadar iyi golcüyüm' açıklaması hala akıllarda.Yani ciddi bir egoya sahip. Umarım aşar bunu çünkü Türk futboluna gelecekte çok şeyler verebilecek bir isim.

Avrupa'da Transfer#2: Riquelme Mallorca'da

Günün ana başlığı Riquelme'den resmi ve Vassell'den olsun. Riquelme MARCA'nın haberine göre kesin olarak Mallorca ile anlaştı. Bonservis detayları bilinmiyor. Ariel Ibagaza'nın gidişinden sonra oraya iyi bir oyuncu almış olurlar, transfer gerçekleşirse. Tabi Juan Arango-Riquelme ikilisini yayıncı kanal Mallorca maçı yayınlar da izlersek o da son derece ilginç olacaktır.

Galatarasay, uzatmalı aşkı Lucas Neill'de pürüz çıkarsa Belletti'ye yönelecek. Bu sene pek maç oynama fırsatı bulamadı, Bosingwa oldukça iyi çıktı. Belletti ne kadar formsuz olursa olsun bana göre çok iyi bir futbolcudur. Oleguer'in yerine girip Rijkaard'a kupayı getirmişti hatırlarsınız, Arsenal önünde. Sağa iyi bir transfer olabilir.

Darius Vassell en sonunda Ankaragücü ile anlaştı. Ben daha küçüktüm ama zannımca Euro 2000'de Türkiye'ye bir gol atmış. Ankaragücü taraftarı onu Messi'yi karşılar gibi karşıladı. Vassell transferinin İngiltere'deki yankıları için, Flying Dutchman'daki bu postu okumanızı öneririm. Gülme garantili diyelim.

Trabzonspor'un gündemine gelen Eriksson'da Notts County'e Sportif Direktör olarak göreve getirilmiş. Onu ben teknik direktörlük becerisinden çok çıtır kız arkadaşlarıyla hatırlarım. Heralde Eriksson'a kimse Teknik Direktörlük görevini yakıştıramadı. Eriksson 2. Lig takımı County'den yıldı 2 milyon pound kazanacak.

Chelsea'nin Bomba Transferi


Sporx'te gördüm sazan gibi atladım. İyi ki de atlamışım. Theron öğle vakti döndürdü başımı yine. Süper transfer olmuş.
Not: Fotoğrafı bizden önce Aceto Balsamico da kullanmış.

Lugano Tekrar Fenerbahçe'de (Mi?)

İlk başta 4 milyon euro istediğinde içimizden bir oha çekmiştik. Zaten Lugano, sezon içerisinde 2-3 kez kırmızı kart görüyor. 1 kez de sarı kart cezasına düşüyor ki bunlar minimumları. GS derbisinde yaptıklarıyla 4 ya da 5 maç ceza almıştı. Fakat her şeye rağmen Lugano geldiğinden beri çok sevilen bir oyuncu oldu. Onun oynadığı maçlarda hep bir sıkıntı vardı ama o sıkıntı bazı maçlar güvene de dönüşüyordu.

Dünkü Maniche özelinde Türk Futbol'u yazısında da belirtmiştim; oyuncuları Türkiye'de tutmak ya da getirmek için normal değerlerinin biraz daha üstüne çıkmamız gerekiyor. Şu anki futboluyla 38 sezonluk maçın 30'unda oynayan Lugano'ya ancak Katar'da 4 milyon verirler. Aziz Yıldırım 4 de ısrarcıysan yolun açık olsun dedi ve Lugano kendine kulüp bulamayınca Fenerbahçe'ye gelmek zorunda kaldı.

Sporx'te haberi Hürriyet alıntısı ile gördüm. Sözleşmede yıllık ne kadar kazanacağı yazmıyor. Tabi ki direk uydurma bir haberde olabilir. Çok gördük bunları. Kalmasını isterim, yıllık da 2.7 milyon euro civarı bir şeyler alır Lugano kalırsa. Lugano kalırsa Cristian-Santos-Alex-Carlos-Bilica-Lugano-Edu-Güiza-Deivid yabancı olayı oluşuyor. 9 yabancı ve gidecek isim Edu olacak gibi duruyor. Sakatlığı uzun süreli ve Bilica'da gelmişken Edu'yu tutmanın pek de bir mantığı yok.

Peki kim dışarıda duracak? Daum, ilk olarak Deivid'i koyacaktır kulübeye. Çünkü sağda Kazım çok etkili maçlar çıkarıyor. Keza Mehmet Topuz da sağ kanat olarak kullanılabilir. Sonrasında Bilica yabancı sınırlamasına takılabilir. Santos ve Cristian direk banko olacak gibi. Carlos da solu bırakmaz. Bakalım Daum'un işi oldukça zor olacak kimin dışarıda kalacağını belirleme konusunda.

Son olarak Appiah'da France Football'a göre Marsilya ile anlaşmış. Fenerbahçe'nin kasasına bu transferden 2.2 milyon euro girecek diyorlar haberde. Appiah tamamıyla Free-Agent değil miydi? Biri aydınlatırsa sevinirim.

Yeni Sezon Formaları#2: Manchester United






Siyah ve mavi formanın sağ kısmı fileli gibi duruyor ama forma elimde olmadığı için net bir şey söylemek doğru olmaz. Kırmızı klasik formalarıydı bu sene bir eklemeyle sponsor firma ve kulüp logosunu siyah bir şeridin içine almışlar. O da şık olmuş. Siyah ve mavi formaları alışmıştık zaten. Formalar genel olarak bakıldığında güzeller.

Portsmouth Satıldı

Hiç istemediğim,olmasın diye dua ettiğim satış gerçekleşmiş. Birleşik Arap Emirlikleri'li Al-Fahim Portsmouth'u satın almış. Alexandre Gaydamak'ın yaptığı işlerinin ve servetinin gizemli olması beni rahatsız ediyordu ama şimdiki durum daha da kötü.

Bu Arapların futbolda ki maymun iştahlılığını herkes Manchester City sayesinde öğrendi. Zaten bu ekipte Abu-Dhabi grubuna yakınlığıyla biliniyor. Umarım Manchester City'nin yolundan gidip seyircileri kendilerinden nefret ettirmezler.

Yeni Sezon Formaları#1: Chelsea



Yeni bir seri yapalım dedim. Chelsea ile başlamak kısmet oldu. Mavi forma zaten klasikleşti. Geçen sene Fenerbahçe'nin yaptığı enine kalın çizgiler Chelsea'de hayat bulmuş gibi. Çok hoşuma gitti o formaları. Sırada ManU olacak.

Süper Mario Balotelli


Mario Balotelli. Fanlarının deyimiyle Süper Mario Balotelli.Inter'in 1990 doğumlu asi forveti. Gana asıllı bir oyuncu ama İtalyan bir aileye evlatlık verilmiş küçük iken. 5 yaşında başladığı futbolda zamanla Inter'de oynayacak kadar yükseldi. Ve şu an bana göre geleceğin en önemli yıldız adaylarından biri.

Müthiş bir fiziği var. Çok sert free-kick kullanıyor. Gerektiğinde kanatta da oynayabiliyor. Kendine güveni tam. Aslında tam denemez baya fazla. 'Birgün gelecek Ronaldo benden formamı isteyecek' sözlerini söyleyecek, Futbol Federasyonu Başkanı'nı bile açıklama yapmaya zorlayacak bir kibiri var.

Genelde Drogba'ya benzetiliyor ki ben daha çok Anelka'ya benzetiyorum. Futbol özellikle bana Anelka'yı hatırlatıyor.Ama kişiliği ve egosu Drogba'yla bire bir uyuşuyor.

Şu an için sürekli karşılaştırıldığı Pato'nun gerisinde kalmış durumda. Ama bence kumaşı daha iyi. Düzenli olarak as başlaması halinde çok büyük işler başarabilecek bir yetenek.

Aquilani Geliyor, Xabi Gidiyor

Roma, Aquilani'ye Liverpool'a gideceksin tarzı laflar etmiş. Orta sahanın ortası için iyi oyuncu olacaktır. Xabi'de 29 yaşına geldi artık Real'e 35 milyona satarsa Benitez, gerçekten helal olsun derim. Lucas-Gerrard-Mascherano-Xabi 4'lüsünde rotasyon adına iyi hamle Benitez'den. Aquilani Roma'da gösterdiği performansla, devlerin listesine girmişti. Çok yakın transfer.

Lincoln Meselesi Nereye Gidiyor ?


Spor camiasından ne isimler gelip geçti. Çok yetenekli olup kişiliği yüzünden hem kendine,hemde bağlı olduğu kulübe ve camiaya zarar veren. Bunların günümüzde ki en büyük örneklerinden biri Lincoln. Kendini verdiği zaman nasıl oynayabildiğini sezonun ilk yarısında gösterdi bizlere. Ama ne zaman poh pohlamalar bitti,Lincoln tekrar sorun olmaya başladı.

Sezon başı kamp başlarken Lincoln yine şaşırtmadı bizleri. Şahsen gelseydi şaşırırdım. Malum geçen yıl kendisini antremans sahalarında çalışırken değil, klip çekimlerinde felan görmüştük. Bu yılda Almanya'da gezelim görelim sefaları sürerken gördük onu.

Adnan Polat bana göre büyük bir yanlışlık yaparak açık bir şekilde onun Florya'ya giremeyeceğini söyledi. Lincoln şimdi bunu kullanarak; ben antremana katılmak istedim beni almadılar demiş. FIFA'ya giderse Adnan Polat'ın o açıklaması Galatasaray'ın eline ayağına dolanabilir.

Son olarak; umarım bu gelişmeler gelecekte sporcu olacak gençlere ışık olur. İnsan istediği kadar yetenekli olsun, herşey kafada bitiyor.

Avrupa'da Transfer#1


Shevchenko, Fenerbahçe ile adı anıldıktan sonra şimdi de Zenit'in radarına girmiş. Artık Chelsea, bonservis istemez Ruslar'dan. Zenit içinse Tekke-Pogrebnyak'dan sonra üçüncü forvet olarak Sheva, çok iyi olur aslında. Korkutucu bir forvet hatlarına sahip olurlar; Danny de arkadan destek verirse çok şık olur.

Bu sene Napoli'de Ezequiel Lavezzi ve German Denis ile parlayan Marek Hamsik'i İnter istiyor. Napoli'nin ilgilendiği Dossena içinse Liverpool Marek Hamsik'i istiyor. Napoli bu kadar salak değildir bence; Hamsik'e karşılık şu durumda Liverpool'dan Lucas'ı felan almanız gerekir. Bakalım, Hamsik'in geleceğini ilerisi belirleyecek.

Hull'da bomba bir transfer yapmış, kutlamak gerek. Geçen sene müthiş bir başlangıç yaptıktan sonra kümede son anda kalmışlardı. Liverpool'un Hertha'ya kiralık verdiği ve bu sene kiralık sözleşmesi sona eren Andriy Voronin'i ikna etmişler. Demek ki hedefleri büyük. Bullard'da sakatlık yaşamaz inşallah. Bu sefer orta sıralarda kalabilirler.

Barça-İnter takasında Hleb ve Eto'o'nun iknası bekleniyor. Hleb, seneye Barça'da oynamalıyım diyerek, bizleri şaşırttı. Forma şansı bulacağını düşünmüyorum pek. Eto'o'nun menajeri ile İnter arasında ilk görüşme olumlu geçmiş. İbra, nasıl durur Barça'ya pek bilmiyorum ama Real Madrid'in yaptığı transferlerden sonra İbra hamlesi 30 hamle yerine geçer.

Milan, Adebayor'u getiremedi, Fabiano'yu alamadı ve son olarak forvette gözünü Mirko Vucinic'e dikti. Vucinic'i almaları zor gibi. Roma Real'den Huntelaar+para isteyecekmiş. Öyle olursa çok iyi olur Roma adına. Milan'da artık bizim mahalle takımının forvetine yönelir. O kadar parayla bir transfer yapılamadı gitti be kardeşim!

Sıradaki bölüm ise Manchester City'nin. Defansın ortasına takviye yapmak istiyorlardı. Terry, gitmek istiyorumu yuvarlak ağız söyledi. Chelsea'ye beklenmedik bir gol atmış olur kaptanı. Teklif de 40 milyon pound'a çıkmış yani 54-55 milyon euro demek bu. Onun olmama ihtimaline karşılık, Arsenal'den Kolo Toure'yi gündemine alacakmış City.

Adebayor'u City'ye veren Wenger'in hedefinde Chamakh var deniyordu fakat alternatif isimleri de aldı gündemine Arsenal. Toulouse'lu Andre Pierre-Gignac, Newcastle'dan Obafemi Martins ve Edin Dzeko da alternatifler diye söyleniyor. Martins, Adebayor'dan sonra Arsenal'in forvet hattında Afrikalı olarak döktürür bence. Gignac tam Wenger'in istediği yaşlarda. 23-24 yaşında herhalde. Onun hakkında pek bir bilgim yok.