Galatasaray 3-0 Trabzonspor


Beklediğim ve tahmin ettiğim bir galibiyet. Ama farklı bir skorda beklemiyordum. Trabzonspor yediği erken gollerle neye uğradığını şaşırdı. Servet'in attığı gol elle gibime geldi. Maçtan sonra hiç özet görüntü falan izlemedim. Sonra 60. dakikada Lincoln golü atınca bütün umutlar bitti. 63. dakikada da Lincoln ikinci sarı karttan kırmızı kart gördü. Galatasaray 10 kişi kalmasına rağmen gol yemedi. Egemen-Song ikilisinin formsuz olduğunu biliyordu herkes. Meira-Servet'de öyleydi. Bol gollü geçer, iki tarafta atar diye düşünmüştüm. İddaada üst oynadım zaten, allahtan tuttu. Tek maça yattık. O da Tottenham'a. Kümeye düşmeye oynuyor şerefsizler.

Trabzon'un ileri uç elemanları Gökhan Ünal ve Umut Bulut maç boyunca etkisizde. Colman mıdır nedir sene başından belli laylimlom. 10 numara diye aldılar bi halt yaptığı yok. Defans toparlansa bir an önce iyi olacak. İsaac çok kötüydü. Zaten yerine Yattara'yı aldı. Yattara ile başlayacaktı, yanlış yaptı. Takım olarak çok kötüydü zaten Trabzonspor. Namağlup ünvanından da oldu. Deplasmanda üç forvet ne ayaksa anlamadım bu Ersun Hoca'yı. Skibbe ise Meira'dan yine ön libero yarattı. Takım 10 kişi kaldıktan sonra bile atak oynadı. Sanki Trabzonspor 1o kişi oynuyor gibi. Barış Ermiş'i çok geç aldı Ersun Hoca. İlk 45 dakikada iki oyuncu değiştirmiş olabilir ama zaten maç gitti gidiyor. Bana göre Tayfun-Colman değişikliği yanlıştı. Yattara ya da Barış iyi giderdi. Colman'ı sonra alsa daha ii olurdu. Zaten Barış Ermiş girdikten sonra takımı biraz hareketlendirdi.

Galatasaray Perşembe günü Ali Samiyen'de Olympiakos ile oynayacak yamulmuyorsam. Trabzonspor gibi kötü bulamazlar Olympiakos'u. Ama kazanacağından şüphem yok. İleri uç elemanlarının hepsi formda. Sakatlıklar var ama o kadar derin kadro var ki bana mısın demiyor. Fenerbahçe zaten derin kadrosu olmadığından çok çekiyor. Baros bugün boş geçti, gözümüzden kaçmadı değil. Kendini Olympiakos maçına sakladı diyip üzmeyelim çocuğu. Zaten bi tanede boş kale kaçırdı.

Gençlerbirliği 1-3 Beşiktaş


Güzel maç oldu, tempoluydu. 13 dakikada işi bitirdik. Bu sene maçlarda hep erken gol bulup rahatlıyoruz. Trabzon'un yenilmesi ile liderliğe oturduk hayırlı olsun. Mesut Bakkal maçtan sonraki yorumunda "Şok Olduk" lafını kullanmış. Bende bu kadar atak bir Beşiktaş beklemiyordum ama sistem itibariylede normal karşıladım. 3'lü defans oynattı Mustafa Denizli. Ben 4'lü defans düşünüyorum demiştim. Holosko-Nobre ileride başladı. Eğer çift forvet oynatılacaksa bu takımda Bobo'nun kesilmesinin anlamı yok. Görünüşte 3-4-3 gidi oynuyorduk ama esas taktik 3-2-3-2- idi.

Rüştü'yü bu maçta çok beğendim. Kendine güveni vardı. Çok iyi top çıkardı. Heleki ikinci yarıda ceza sahasının hemen önünden Gençlerbirliği futbolcusu çabuk serbest vuruşu kullandı ve verdiği pasta diğer oyuncu topa vurdu Rüştü gole izin vermedi. Ofsayt bayraı kalkmıştı ama bana göre ofsayt yoktu. Zapo ofsaytı bozuyordu. Yediği penaltı golünde ise doğru yere uzandı ama tutamadı. Penaltı ise doğruydu. Üzülmez daldı resmen adamın ayağına. Bobo girer girmez takıma hareketlilik getirdi. Sivok yine ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi.

Mustafa Denizli sempati beslediği İbrahim Toraman'ı kesmem sinyalini de verdi. Sonuçta 3 golle 3 puanı almayı başardık. Mustafa Denizli'nin taraftar ile diyaloğunuda çok beğendim. Taraftarda hemen bağrına basmış yeni teknik adamı. Tayfur'da biraz kendini göstersin. Hadi hayırlısı bakalım, önümüzdeki maçlara bakacağız. İnşallah bu sene şampiyonuz. Bu kadroya nasıl gruplara kalamadık diye iç çekmeye devam ederiz..

Kocealispor 2-3 Fenerbahçe


Resimdeki adam yani nam-ı değer "Nöbetçi Golcü" kurtardı yine takımını. Bu deplasmandan bi 3 puan alınmasaydı Fenerbahçe kesin karışırdı. Aziz Yıldırım'ın da uzun zaman sonra yüzü gülmüştür. Aragones devre arasında kız gibi oynuyorsunuz demiş takıma. Oyuncularda bu lafı yediremeyip galip gelmiş diyor basın. Güiza'nın golündeki pası galiba Semih atmıştı, o nasıl bi pas be kardeşim öyle. Pastan önce adamı geçişi daha da harikaydı. Sağından attı solundan geçti bea. Galiba bu golde Jesterovic'e faul vardı atak başlamadan önce. Adamı engelliyor, gitmesine izin vermiyor. Uğur Boral'ın golü çok şıktı. Sol ayağı ile çatala taktı topu. Semih golünü Almanya maçındaki atttığı golüne benzetmiş. Ama bu sefer kazandı takımı. Güiza da maçtan sonra Semih beni çok rahatlatıyor demiş. Haklıda adam. Semih'in yokluğunda ne hallere düşmüştü Gol kralı. Semih geliyor top alıyor, top dağıtıyor. Tabi senin işine gelecek.

Yinede takım oyun anlamından fazla ümit vermedi. Arsenal geliyormuş yarın, Salı günüde maç var. Bakalım neler olacak. İçerde yenemezse deplasmanda hiç şans vermiyorum. Arsenal maçı öncesi sağ bek ve kanat çökmüş durumda. Gökhan Gönül sakat diye oynamadı Kocealispor maçında. Yerine Önder Turacı oynadı. O da ilk yarının bitimine az kala sakatlandı ve çıktı. Yerini Ali Bilgin'e bıraktı. Önder ve Gökhan'ın Arsenal maçına yetişmesi zormuş. Eğer Gökhan sakat sakat oynarsa kariyeri gider, geçen seneden biliyoruz çünkü. Ali Bilgin'de ilk defa sağ bek oynuyor, yer tutma bilgisi falan zayıf. Buradan iyi ekmek çıkarır Arsenal. Kazım'da sakatlanmıştı maç içinde. 55. dakikada yerini Gürhan'a bıraktı. Bakalım Arsenal maçına yetişir mi? Pek umutlu değilmiş doktorlar. Alex'de bugün çok kötüydü. Kaptan bir an önce kendini toplasa iyi olacak. Bi de o kadar kişinin sakatlığında bu adam ne diye Tümer'in 18 için almaz anlamadım. Deivid'de çabuk dönecem diye ayağına çok yüklenmiş, dönüşü 1 ay daha sarkmış.

Fenerbahçe şöyle bir 11 ile çıksa Arsenal maçına iyi olur;
Volkan Demirel
Ali Bilgin
Edu
Lugano
R.Carlos
Gürhan
Selçuk
Uğur Boral
Alex
Güiza
Semih

Günümüz Futbolunda Seyir Zevki Veren 5 Futbolcu

Futbol Extra dergisi için yazdığım bu yazıyı blogada koymak istedim. Kasım sayısında yazının dergide çıkıp çıkmayacağında haberim yok, bende merakla bekliyorum. Son olarak "aa bu niye yok dediğiniz futbolcular" olursa yorum bölümüne yazmanız yeterlidir.


1) Cristiano Ronaldo: Futbolu uzun süredir takip eden ve menajer türü oyunlarının hastası olan arkadaşlar çok kişiden önce keşfetmiştir C.Ronaldo'yu. Lizbon yıllarında belliydi zaten büyük bir yıldız olacağı. Sir Alex Ferguson'ın en büyük keşiflerinden birisi Ronaldo. Manchester'a ilk geldiği zamanda da döktürüyorda şimdi de öyle. Geçen sezon muazzam bir futbol oynadı ve herkes tarafından takdir edildi. Bütün ödülleri topladı. Bu senenin Aralık ayında "Altın Top" ödülünü almasınıda bekliyoruz. Sahada onu izlerken hiç sıkılmıyorsunuz. Muazzam bir çalım yeteneği var. Her an her şeyi yapabilir, ne yapacağı kestirilmesi zor bir oyuncu. Öncelerde bitiriciliği zayıftı ama onuda geliştirdi ve durdurulamaz bir oyuncu haline geldi. Ben bu kadar kolay adam geçen bir oyuncu görmemiştim, Maradona hariç. Onuda bizim yaş grubu görmedi. Bende yazılanlardan ve bazı izlediğim maç ve görünütlerden biliyorum ne kadar kolay adam geçtiğini. Ronaldo, yazın bıçak altına yattı ve 2-3 ay arası dönemeyecek dediler ama beklenenden çabuk döndü. O yokken takımın durumunu az-çok herkes bilir. En yakın örnek olarak Süper Kupa'nın kaybedilişi ve ligdeki Manchester United'ın kötü gidişatı. Ayrıca Şampiyonlar Ligi ilk maçında da çok kötülerdi ama ikinci maçta Ronaldo sahadaydı ve hem Rooney hem de Berbatov'un işini kolaylaştırarak takımını rahatlattı. Takım ligde de toparlandı. Bunlar Ronaldo'nun takım için ne kadar önemli olduğunu gösteren bir örnekti. Hani derler ya "Takım 1 oyuncuya bağlı değildir. Geriye kalan 10 kişininde yardım etmesi lazım" diye. Bence bu tez Manchester takımı için doğru değil. Futbolculara kesinlikle kalitesiz demiyorum ama Ronaldo bu takımın beyni. Zaten Sir Alex Ferguson onun yerine bir beyin bulsaydı yazın Ronaldo'nun Real Madrid'e gitmesine izin verirdi. Onu izlerken allah karşı rakibin defansına sabır versin diyorum. Öyle bir oyuncu ki adamın sağından atıp, içinden geçiyor. Çok hızlı. Tam bir sahayı 11 saniyede koşuyormuş diyorlar. Rakip defans oyuncularının kafası sulanıyor Ronaldo'nun hareketleriyle. 1 Temmuz 2006 senesindeki İngiltere-Portekiz maçını unutamam bir türlü. O maçtan sonra İngiltere'ye adımını atamaz diye düşünüyordum ama yanıldım. Takım arkadaşı Gary Neville'ı yerlerde süründürdü, yine takım arkadaşı olan Rooney'i attırdı, son dakikada çok kritik bir penaltıyı gole çevirdi ve tabiri caizse kaleci Paul Robinson'u bakkala ekmek almaya yolladı.Bunları sakat sakat oynadığı bir maçta yaptı. Son olarak frikik atarken topa doğru dikey falso verişi muhteşem. Bunu epeydir yapıyor ve kalecilere zor anlar yaşatıyor. En kral kaleci bile şaşır o tip toplarda. Benim listemde şu anda Ronaldo ilk sırada. Bunda geçen seneki performansı epey etkilidir. Kendini daha da geliştirecektir. Şöhreti genç yaşta kazandı ama şımarmadı. Eğer şımarıp antremanlara ve maçlara çıkmasaydı şimdi Ronaldo'nun nasıl bir oyuncu olduğunu göremeyecektik. Arada karı-kız meselesi oluyor ama onuda anlayışla karşılamak gerek.



2) Lionel Messi: Bana göre geleceğin futbol tanrısı. Maç içinde yaptığı hareket ve bazı yaşanan olaylar Maradona'nın ki ile benzerlik gösteriyor. Sanki Tanrı Maradona'yı izleyemeyenler için Messi'yi göndermiş gibi geliyor. Eğer zamanında Barcelona 13 yaşındayken Messi'nin hormon tedavisini karşılamayıp, kabul etmeseydi şu anda böyle bir yetenek izleyemezdik. Ondan dolayı Barcelona scoutinglerine buradan teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Messi'yi Barcelona'nın aziz koruyucusu Jordi'nin iyileştirdiğini düşünürmüş Katalanlar. 2005 senesindeki U21 turnuvasında yedekten gelip 5 maçta 6 gol atmışlığı var. O zamanlar herkes hormon dengesizliği hakkında Messi'ye takılmışlardır. Top ayağında olduğu zaman sahadaki 22 kişiden çok farklı bir oyuncu olduğunu gösteriyor ve belli ediyor. Topa olan hakimiyeti çok iyi ve çok da hızlı bir oyuncu. Mükemmel bir top tutma ve saklama özelliği var. Bileklerini muazzam kullanıyor. Eskiden Ronaldinho ile Messi'yi kıslardım ama artık benim için bu karşılaştırma saçma geliyor. Messi, Ronaldinho'dan çok genç br oyuncu zaten ve daha da yetenekli. Nerde eski Ronaldinho değil mi? 22 Şubat 2006 senesindeki Chelsea-Barcelona maçındaki muazzam oyunu nedeniyle bana formasını aldıran bir şahsiyet kendisi. O zaman daha 18 yaşındaydı. Bu hormon tedavisi yüzünden de çok sakatlanıyor. Genelikle hep aynı ayağına darbe alıyor ve ayağındaki bağlarda yırtılma oluşuyor. 1-2 ay arası sahalardan uzak kalıyor. Genellikle yaz tatilini erken getiriyor. 15 dakika oynasa bile herkesi kendine hayran bırakan bir futbolcu. Kısa sürede büyük işler başarabilen bir oyuncu. Bir sürü 15 dakikaların içine goller ve asistler sığdırdı. En son örnek Barça'nın Shaktar Donetsk maçı. Son 10 dakikada girdi ve iki gol atarak takımı sahadan galip ayrıldı. Maradona'nın 86 senesinde İngiltere'ye attığı golün aynısı 18 Nisan 2007 tarihinde Messi atmıştı. Sanki Maradona'nın 21 yıl önceki golünü yüzlerce kez seyredip, ezberlemiş ve bir gün aynısını atacağına ant içmiş gibi bir his bürümüştü o golü görünce bende. Aynı kanattan, aynı noktadan. Maradona ile benzerliği hakkında bir-iki örnek daha veriyim. 9 Haziran 2007 tarihinde Espanyol'a attığı elle gol en basit örneklerden biri. Sani bunu yapmak için idmanlarda çalışmış gibime geliyor. Kale arkası kamerasından orta hakem görüşüyle golü izleyince gol kesinlikle kafa ile atılmış gibi durmaktadır, Maradona'nın "Tanrı'nın Eli" golü ile aynı. Teknik, hızlı ve futbol zekası üst düzey. Oynadığı futbol ile herkesi mest etmektedir. Kısa boyunun avantajını kullanan bir oyuncudur. Orta sahadan bir sürü adamı çalımlayıp golde atmıştır. Eliyle gol atmıştır. İşte bu Messi ile Maradona'nın benzerlikleri. Allah sonunu Maradona gibi yapmasın. Sırada Napoli forması giymek, kokain partilerinde basılmak, che dövmeleri yaptırmak ve futboluna doyamadan 100 kilo olup futbolu bırakmak mı var acaba? Fiziksel olarak biraz daha güçlenip fazla sakatlanmasa -onun suçu yok tabi rakip takım oyuncuları direk ayağa dalıyor- benim listemde kısa süre sonra 1 numaraya yükselir.



3) Kaka Leite: Şutlarına bayıldığım bir oyuncu. Topa muhteşem vuruyor. Kalecilerin korkulu rüyalarından birisi Kaka Leite. Dripling ve pas yeteneğide şutları kadar iyi. Gittikçe iyiye giden bir oyuncu. Şu anda biraz Messi ve Cristiano Ronaldo'nun arkasında kalsada kalitesi tartışılmaz bir oyuncu. Tam olarak mevkisini kestiremiyorum. Forvette oynuyor, orta sahada. Hatta orta sahanın sağı, solu, ortası farketmiyor onun için. Oyun zekası muhteşem. Çok iyi oyun kuruyor. Pasör özelliğinide atlamayalım. Yani tam anlamıyla 4/4'lük bir oyuncu. Her takımın bünyesinde bulundurmak istediği bir süper yetenek. Çoğu kişi biliyordur ama yinede Kaka ile Gaziantep arasında geçen olayı size aktarıyım. 6-7 sene önce zamanın Gaziantep antrenörü Nurullah Sağlam, Sao Paulo takımındayken Kaka'yı izlemiş ve Celal Doğan'a önermiş. Celal Doğan ise "17 yaşındaki adama 1.5 milyon dolar verilmez." diyerek bu büyük yeteneği kaçırmış. Herkes tarafından söyleniyor bu olay. Gerçekliği epey doğru. Biz bu kafayla daha çok Kaka'lar kaçırırız. İtalya gibi sert futbolun oynandığı bir ortamda hiç sakatlanmadan oynayan bir oyuncu, kendisine çok saygı duyuyorum bu konuda. Bu aralar epey sakatlık geçirdi ama onlarıda çabuk atlattı. Bayadır Kaka'nın ve Milan'ın maçlarını izlemiyorum. Özledim o kendine has çalımlarını ve bitirici vuruşunu. İnşallah bu sene Şampiyonlar Ligi Kupası'nı aldıkları senedeki gibi üst düzey bir performans gösterir.


4) Ronaldinho Gaucho: Ronaldinho muhteşem bir oyuncu, onu anlatmaya kelimeler yetmez. Bu aralar düşüşe geçti ama onu Gerrard'ın önünde tutmayı düşündüm.Geçen sene Rijkaard ile olan anlaşmazlıklar yüzünden kadroda yoktu, araya sakatlıklar girince tam bir sezon Ronaldinho'dan yoksun kaldı izleyiciler. Yazın Milan'a transfer oldu ve burada fena oynamıyor hatta İnter derbisinde gol bile attı ama bizim görmek istediğimiz Ronaldinho bu değil. Ronaldinho'yu kısaca anlat deseler "Hızlı bir şekilde 5 adamın arasına topla girip aynı hızla 5 adamın şaşkın bakışları arasında çıkan oyuncu" derim. Yürüyerek adam geçmek kavramı da Ronaldinho'ya cuk diye oturuyor. Bileklerine çok hakim bir oyuncu. Bi de böyle bir yeteneğin bu kadar ucuza Milan'a gitmesine çok şaşırdım. Robinho 40, Jo 24, Mascherano 23'den gitti. Ronaldinho ise 21 milyon euro'dan transfer oldu. Bir senede bir adamın piyasasının düşmesine çok şaşırdım. 2 sene önce Chelsea'nin 80-100 milyon euro arası önerdiği bonservis bedelleri bir anda aklıma geliyor. Barça'lı yöneticiler dizlerini dövmüştür bu transfer sonrasında. İlk geldiğinde Kaka ile nasıl bir ikili olacağını düşünüyordum ama şimdi kafamda bir soru işareti
kalamdı. Birbirlerini tamamlayan iki futbolcu onlar.



5) Steven Gerrard: Çok usta bir ayak. Komple bir oyuncu. Hücumunun yannıda defansif özellikleride çok iyi ama çoğu kişi bunu atlıyor. Gerrard, Liverpool'un lideri, kaptanı ve herşeyi. Sol çaprazdan sağ ayak içi ile uzak köeşeye bıraktığı plaselerle de ünlüdür kendisi. Gerrard'ın en belirgin özelliği içindeki kazanma hırsı ve azmi. Maç içinde kameralar Gerrard'a doğru yaklaştı mı gözlerinden bazı şeyleri okuyabiliyorsun. Tüm takımı ruhuyla, futboluyla, azmi ile çoşturabilen onlara güven veren bir oyuncu. Üstün pas ve şut özelliğinide ekleyince buraya muhteşem bir oyuncu portresi çizmiş oluyoruz. Beklenmedik, aha maç böyle bitti dendiği anda ortaya çıkar ve golünü atar ya da attırarır. Büyük saygı duyulur kendisine. Liverpool forması bir insana bu kadar mı yakışır dedittiriyor. Hem defans hem de ofans yönünü övmüştüm. Herhalde ondan başka böyle bir özelliği olan oyuncu yok. Genelde sahada spektaküler hareket yapanları izlemeyi tercih ederiz ama Gerrard böyle bir tezin olmadığını gösteren bir oyuncu. Öncelerde Lampard ile karşılaştırılıyordu ama bana göre artık bu karşılaştırma saçma gibi geliyor. Gerrard'a Liverpool'da verilen liderlik İngiltere Milli Takımı'nda verilseydi hiç yoktan bu takım Euro 2008'de olurdu. İstikrar abidesidir. Çok az maç kaçırır. Her maç belki gol atmaz ama iyi oyununu maçın geneline yayar. 16 Eylül'de Marsilya'ya attığı golleri unutmak ne mümkün. Hele attığı 2. gol ile fizik kurallarını alt-üst edebileceğini gösterdi. Şampiyonlar Ligi son maçında PSV'ye attığı golde muazzam. Bİlgisayara kaydettim bahsettiğim iki golüde sıkılınca açıp izliyorum.

Matias Delgado #2


Dün Fotomaç'ta gönderilecek diye haber okudum. Fotomaç olunca hastır çektim ama haberin içeriğini okuyunca gönderilecek gibime geldi. İtalya'dan baya teklif gelmiş kendisi için bize. Borçlar malumunuz zaten. Delgado'yu iyi paraya satıp borçları kapatmak şu anki hedefimiz gibi. Juventus'un 13.5 milyon euro'luk teklifi Yıldırım Demirören'i çok keyiflendirmiş. Şöyle yakın zamana bakıp kesin satılır diyemiyorum. Bir oyuncu satmayalı uzun zaman oldu. En son Carew idi herhalde yamulmuyorsam. Bakalım neler olacak, kaptan devre arasında satılacak mı?

Kezman Gidici


PSG kendisini göndermeyi düşünüyormuş. Dizinden sakatlığı geçen Ronaldo'yu almak istiyorlarmış. Kezman'da ligde sadece 1 gol attı o da penaltıdan, bi de Uefa Kupası'na kalma maçlarında Kayserispor'a gol attı o kadar. Övdüm defalarca kendisini ama burada da bi şey yapamayınca daha kendisi hakkında iyi şeyler söylememek manasız. Fenerbahçe'de olsaydı şu anda yine iş yapardı. Semih sakat, Güiza tek forvet, onların yedekleri ise İlhan Parlak. Sen biraz zor götürsün bu forvetlerle hem ligi hem de Avrupa'yı. Zamanında da demiştim sayılmasın bi sene kalsın diye.

Fortis Türkiye Kupası


Aradan yine uzun zaman geçti. Milli Takım maçlar yaptı, ligler tekrardan start alacak, tbl başladı vs vs bizde geri döndük. Kadroya 1-2 takviye daha yapabiliriz diye blog takipçilerini sevindirelim. Daha çok güncel olacağız.

Türkiye Kupası'nda gruplar belli oldu. Gruplarda ilk maçlar 29 Ekim Çarşamba günü yapılacak. İlk bakışta Beşiktaş'ın grubu zor gibi görünüyor. Antep'le içerde mi dışarda mı yapacağımızı bilmediğimden kesin çıkarız demiyorum. Galatasaray'ın grubu daha kolay. Kayseri ile el ele çıkarlar bir üst tura. Sivas'ın grubuda zor değil. Konya ile beraber çeyrek finale çıkarlar. İkinci en zor grup Fenerbahçe'nin. Buradan Bursa banko çıkar diyorum ama Fenerbahçe'ye pek açık kapı bırakamıorum. Çabuk toparlanırlarsa rahat alırlar maçları. Fenerbahçe'nin önündeki Kocaealispor deplasmanı herşeyi netleştirir deplasman performansı olarak.

Tükürdüğünü Yalamak!


Şu anda "Futbol Extra" da yazma durumum olduğundan bende bir telaş oluştu. Tam 1 haftadır bloga bir şeyler yazmıyorum. Mustafa Denizli gelmiş Beşiktaş'ın başına, gazetelerden okudum. Bu konu hakkında bir şeyler karalamak geldi içimden bir anda. Yazının başlığını görünce Yıldırım Demirören'e sallayacağımı düşünüyorsunuzdur, doğrudur ama kibar şekilde. Demirören'in kendisi demiştir Mustafa Denizli bu kapıdan içeri giremez diye ama Demirören yine tükürdüğünü yaladı. Luce ve Daum gibi kişiler olmayınca yerli teknik direktöre döndü ve en kariyerlisi olarak Mustafa Denizli'yi takımın başına getirdi. Bana göre kendisi iyide yapmıştır ama her zaman büyük konuşmasın diye her yerde bangır bangır bağırıyoruz. Divan toplanmış borçlara bakılmış yine en çok borç Demirören'e kolay kolay bırakacak gibi değil bu kulübü. Bende bir kulübün başında olsam bende bırakmam ondan ne kadar istifaya çağırsalarda "verin paramı gidiyim" diyor adam sonra da taraftar tekrardan susuyor.

Mustafa Denizli'nin gelişinden daha çok menajer Sinan Engin'in istifası beni sevindirdi. Tigana demişti zamanında "bu takımda Sinan Engin oldukça daha çok teknik direktörler gelir-gider" diye. Çok haklıda açıklamasında. Menajer-teknik adam birbiri ile örtüşmesi zor. Mesela Ertuğrul hoca bir oyuncu istiyor, Sinan Engin onu beğenmiyor ya da tam tersi oluyor. En sonunda gidip Sinan Engin'in dediği oluyor. Sivok, Zapo ve Seric'i o getirdi. Ben Ertuğrul hocanın istediğine inanmıyorum. Seric hariç ikisi çok iyi çıktı ama ondan önceki Sinan Engin transferleri yüzünden kulüp borç batağına girdi. Hp futbolcu aldık, oynattık bir süre ve gönderdik. Hep oyuncuyu aldığımız takım kazandı biz epeydir bir takıma yabancı oyuncu satmıyoruz. Bu diğer kulüpler içinde geçerli. Ertuğrul Sağlam'a dönelim bir de. Adam gibi adammış harbidende. Ne hocalar gördük arkasından işler çevrildi, gitsin diye herşey yapıldı ama gitmediler. Ama Beşiktaş en kötü döneminde bile UEFA'da gruplara kalmıştı. İçimden sadece değişiklik iyidir geliyor. Keşke Mustafa Denizli'nin yardımcılığını yapsaydı Tayfur ile beraber. Mustafa hocanın yanında Beşiktaş'ı iyi tanıyan birinin olması çok önemli. Akıllı iş yapıldı. Bi de Koch gibi kondisyoner olsa bu takımı kimse tutamaz.

İyi, güzel Mustafa Denizli geldi ama ha deyince sistemi oturtur mu ki? Lig Tv'de yorumculuk yaptığı zamanlar Holosko'nun sağ tarafta, Tello'nun ise sol bekte kaybolduğunu söylerdi. Hatta Beşiktaş'ın başında olsa oynatacağı taktiği bile söylemişti. Genelde 3-5-2 oynatır. Bu takımda İbrahim Toroman'ın her daim oynayacağını düşünür. Bu sisteme göre kalede Rüştü, 3'lü savunmada Zapo-Sivok-Toroman'ı düşünüyormuş. 5'li orta sahada Serdar Kurtuluş, Serdar Özkan, Uğur İnceman, Delgado ve Tello'yu oynatacakmış. Forvette ise Bobo-Holosko ikilisini görecekmişiz. Fena değil ama 3'lü defans kurgusu diye bir şey kalmadı artık. Bence yine 4'lü defansa döner. Holosko'nun bu takımda kesin oynaması gerektiğini bildiği için forvete almış kendisini. Sağ kanatta Serdar Özkan'ı düşünüyor hoca. Bobo'da tek forvette işi zordu, Holosko ile beraber çok iyi işler yapacaklarından şüphem yok. Sene başından belli Bobo'nun tek kaldığını, Holosko'nun ise sağ kanatta hapsolduğunu söyledim durdum. Mustafa hocada bu durumun farkında olduğundan böyle bir sistem düşünüyor olabilir. Bana göre sistem 4-3-3 olacak gibi geliyor ama kokusu yakında çıkar.

500


Dün atmak istedim 500. postu ama bugüne nasipmiş. İyi-kötü günlerimiz geçti burada. İnşallah allahtan bir mani çıkmazsa sürekli yazmaya devam edeceğiz. Buraya girip, yorum yazanlar ve bizleri takip edenlere sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Siz olmasanız yazmanın bir anlamı olmaz zaten. Kendim yazdım kendim oynadım şeklinde geçer-gider yıllarımız. Destekleriniz için tekrardan çok ama çok teşekkürler, iiki varsınız bizi yanlız bırakmıyorsunuz.

Yeni Hoca ve Yardımcıları #2


Beşiktaş'ta olaylar bitmiyor. Luce bu seferde gelemem demiş Ocak öncesi. Yıldırım Demirören ise Mustafa Denizli'ye yönelmiş. Daha önceden Fenerbahçe ve Galatasaray ile şampiyonluklar yaşamıştı. 3 büyükleri şampiyon yapan tek Türk teknik direktör olma hedefi olduğundan teklife sıcak bakıyormuş. Yardımcılar yine aynı. Sergen ve Tayfur olacakmış. Tabi ilk önce Ertuğrul Sağlam ve ekibinin istifa etmesi lazım. Salı günü yapacağı toplantı herkes tarafından merak konusu. Bende heyecanla bekliyorum neler olacak diye. Ne diyelim Beşiktaş'ımız için en hayırlısı olsun.

Barcelona 6-1 Atletico Madrid


Bütün hafta boyunca Messi vs Agüero karşılaştırmaları yapıldı, durdu. Marca olayı daha da kızıştırdı. Maçı izleyemedim. Ama sabah kalkınca gördüğüm skor beni çok şaşırttı acaba yanlış maça mı bakıyorum diye de kendi kendime söyledim. 3-0 görmüştüm en son. Madrid toparlar demiştim, 1 gol bulmuş ondan sonra ama üstüne 3 daha yemiş. Messi, İniesta ve Xavi'nin güzel futbolunu herkes konuşuyor. Agero'yu ilk kez izleyenler içinde hayal kırıklığı olmuştur. Sakın aldanmayın bu oyununa, nadiren bu kadar kötü oynar. 28. dakikada skor tabelası 5-1 miş. A.Madrid mi paçayı iyi yırttmış yoksa Barça mı acımış bilemeyecem. Yinede daha fazla olmadığı için Atletico taraftaları dua ediyordur. Tabikide en çok merak ettiğimiz Real Madrid-Barça derbisine gelince neler olacak? Beklemedeyiz..

1-0 Márquez (3')
2-0 Etoo (5')
3-0 Messi (8')
3-1 Maxi (13')
4-1 Etoo (18')
5-1 Gudjohnsen (28')
6-1 Henry (73')

Barcelona 6 - 1 Atletico Madrid Highlights

İlginç Diyaloglar


THY çağrı merkezindekilerle yolcular arasında geçen gülünç diyalogları Milliyet gazetesi yazarı Dinçer Şeref derlemiş. İşte o diyaloglar;

THY: İyi günler, danışma.
Yolcu: İyi günler, bugün nereden bilet alabiliriz?
THY: Sadece Taksim ve havalimanı açık bugün.
Yolcu: Anladım. Taksim’deki havalimanının telefonunu alabilir miyim?
* * *
Yolcu: İstanbul’a son uçak kaçta?
THY: Nereden?
Yolcu: Buradan.
THY: Nereden arıyorsunuz?
Yolcu: Şehir içinden.
THY: Nereden?
Yolcu: Erzurum’dan.
* * *
Yolcu: İyi akşamlar hanımefendi. Trabzon-İstanbul arası ne kadar sürüyor acaba?
THY: Bir saniye efendim.
Yolcu: Tamam teşekkürler, iyi akşamlar.
* * *
THY: Ne kadar kalacaksınız Almanya’da?
Yolcu: Neden soruyorsunuz?
THY: Ona göre bilet keseceğim, onun için.
Yolcu: Ee olsun. Ben uçakta kalmayacağım ki otelde kalacağım.
* * *
Yolcu: Çocuğumla ben uçacağım, oğluma çocuk fiyatı istiyorum, ne kadardı?
THY: Çocuğunuzun 12 yaşını aşmaması gerekiyor, kaç yaşındaydı?
Yolcu: 32 yaşında.
* * *
THY: Çocuğun adını alabilir miyim?
Yolcu: Mustafa İbrahim S... İ... Hayvan babası böyle bir isim vermiş. Sanki Arap şeyhi ufacık çocuk... Dayısıyım, çok üzülüyorum da çocuğa. Affedersin yani hanımefendi.
* * *
THY: Hangi numarada oturuyorsunuz beyefendi?
Yolcu: Sanayi Mahallesi 14 numara.
* * *
Yolcu: İyi günler hanımefendi, bir sorum olacaktı.
THY: Tabii buyurun.
Yolcu: THY ticketing bölümünde çalışanların maaşı ne kadar?
* * *
Yolcu: İyi günler, ben Almanya’ya gidecektim.
THY: Olur hanımefendi, nereye peki?
Yolcu: Havaalanına.
* * *
THY: Uçak akşam 5’te efendim.
Yolcu: Doksan beşte mi, çok geç yahu
* * *
Telefona İngilizce hat geldiğini ekrandan gören personel:
THY: Reservation, may I help you?
Yolcu: A ben yanlış basmıştım. Şimdi İngilizce bastım diye İngilizce mi konuşmam gerekecek?

* * *
Yolcu: Diyarbakır kaç para?
THY: 58 milyon 500 bin, indirim belgeniz varsa 32 milyon.
Yolcu: İndirim belgesi kaç para?

Yeni Hoca ve Yardımcıları

Salı günü Ertuğrul Sağlam'ın istifa kararını açıklaması bekleniyormuş. Yeni hoca ve yardımcıları belli oldu.

Yeni Hoca


Yardımcıları

Sergen Yalçın

Tayfur Havutçu


ADSL'in Rakibi: Tooway



ADSL, mevcut telefon kabloları üzerinden internet hizmeti sağlayabilen bir teknoloji. Hızın belli seviyelerde kalması, kablolama altyapısının mümkün olmadığı kırsal kesimlere ulaştırılamaması gibi sorunlar, alternatif bağlantı çözümlerini gündeme getiriyor.

Bir ara maliyetleri çok yüksek olan uydu üzerinden internet erişimi, şu sıralar yeniden seçenekler arasına girmiş durumda. Uydu operatörü Eutelsat üzerinden verilecek olan Tooway hizmeti sayesinde, ADSL ile aynı fiyata, ancak daha performanslı internet kullanmak mümkün olabilecek. Bu hizmet, bazı bölgelerde deneme amaçlı kullanımlara başlanmış durumda. Ülkemizde, Tooway distribütörlüğü anlaşmasını imzalamış olan bazı firmalar da mevcut ve yeni isimlerin de bu listeye eklenmesi bekleniyor. Önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek olan CeBIT Bilişim Fuarı'nda da bir demo yapılması bekleniyor.

Eutelsat'ın, uydu üzerinden yüksek hızda internet kullanımı konusunda ciddi yatırım plnları bulunuyor. Alınan bilgilere göre, 2010'da gönderilmesi beklenen yeni bir uydu, bu hizmeti daha da güçlü hale getirmek için kullanılacak.

Kaynak: (http://shiftdelete.net)

A Milli Takım: Aday Kadro #2


2010 Dünya Kupası Avrupa elemelerinde 11 Ekim Cumartesi günü İstanbul'da Bosna-Hersek, 15 Ekim Çarşamba günü de deplasmanda Estonya ile yapacağımız maçların aday kadrosu açıklandı. Fatih Terim tarafından belirlenen aday kadroya Hamit Altıntop, Tuncay Şanlı, Nihat Kahveci ve Semih Şentürk'ün sakatlıkları nedeniyle çağrılmadığı bildirildi. Beşiktaşlı Batuhan Karadeniz ve Galatasaraylı Aydın Yılmaz ilk kez (A) Milli Takım aday kadrosuna davet edildi. Sakatlıkları bulunan futbolculardan Arda Turan, Gökdeniz Karadeniz, Emre Belözoğlu, Sabri Sarıoğlu, Gökhan Gönül, Mevlüt Erdinç ve Aydın Yılmaz'ın da kamp süresince iyileştirilmesine ve maçlara hazır hale getirilmesine çalışılacağı gelen haberler arasında.

A Milli Takım'ın 28 kişilik aday kadrosunda şu futbolcular bulunuyor;

Kaleci: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Serdar Kulbilge (Kocaelispor), Tolga Zengin (Trabzonspor)

Savunma: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Serdar Kurtuluş (Beşiktaş), Sabri Sarıoğlu (Galatasaray), Servet Çetin (Galatasaray), Ceyhun Gülselam (Trabzonspor), İbrahim Kaş (Getafe), Gökhan Zan (Beşiktaş), Hakan Kadir Balta (Galatasaray), Çağlar Birinci (Denizlispor), Uğur Boral (Fenerbahçe)

Orta saha: Gökdeniz Karadeniz (Rubin Kazan), Kazım Kazım (Fenerbahçe), Aydın Yılmaz (Galatasaray), Ayhan Akman (Galatasaray), Mehmet Aurelio (Real Betis), Emre Belözoğlu (Fenerbahçe), Nuri Şahin (Borussia Dortmund), Mehmet Topuz (Kayserispor), Caner Erkin (CSKA Moskova), Arda Turan (Galatasaray)

Forvet: Halil Altıntop (Schalke 04), Mevlüt Erdinç (Sochaux), Batuhan Karadeniz (Beşiktaş), Gökhan Ünal (Trabzonspor), Mehmet Yıldız (Sivasspor)

Nihat Kahveci


Bu Euro 2008'de ki Alman mı Amerikalı mıdır nedir işte o doktorlar bitirdi bütün oyuncularımızı. Hiçbiri daha toparlanamadı. Tam Nihat döndü demiştik bu seferde kasığında zedelenme olduğundan 1 ay daha sahalardan uzak kalacakmış. Bu süre daha da uzuyabilirmiş. Beni üzen önümüzdeki Bosna Hersek ve Estonya maçlarında oynayamayışı. Öyle formda bir forvetimizde yok şu anda. Mevlüt demek isterdim ama Milli Takım forması altında performansı nedeniyle kendisi hakkında yazmıyorum.

Hatta Sporting Gijon maçında sahadaydı ve sakatlanıp oyundan alınmıştı. Nihat, Şubat 2005'de sol diz bağlarından geçirdiği sakatlık nedeniyle sezonun kalan kısmında takımdan ayrı kalmıştı. Çok iyi forvet. Nadir geliyor bize Nihat gibileri. Sakatlığını çabuk atlatıp, Avrupa'da fırtına gibi esmesi temennimiz.

Galatasaray'da Sakatların Durumu


Bellinzona maçına 12 eksikle çıkmıştı takım maç sonunda bu sayı 14 oldu. Arda Turan 2 hafta, Mehmet Topal ise 1 ay yok. Sakatların son durumu ile ilgili yazılanlar;

BARIŞ ÖZBEK:
Sağ ayak tarak kemiğinin kırılması sonucunda sezonun hemen başında ameliyat masasına yattı. Rehabilitasyon tedavisi sürüyor. Birkaç hafta daha forma giyebilmesi mümkün değil.

MEHMET TOPAL:
İyileşip takıma döndükten sonra Bellinzona maçında sol ayak bileğine aldığı darbe ile yine sakatlandı. MR’ında, ayak bileğinde zorlanma ve yırtık tespit edilirken 1 ay sahalardan uzak kalacağı bildirildi.

HARRY KEWELL:
Konyaspor maçından sonra sağ kasığında zorlanma tespit edildi. Bellinzona maçında dinlendirilen Avustralyalı yıldızın pazar günü Bursaspor maçına yetiştirilmesine çalışılıyor.

AYDIN YILMAZ:
Genç oyuncu sakatlıktan yakasını bir türlü kurtaramıyor. Geçirdiği fubis ameliyatının ardından bu kez sağ bacak üst adelesindeki zorlanma nedeniyle tedavi gören Aydın, oynayacak duruma gelmedi.

SABRİ SARIOĞLU:
Sol kasığındaki sakatlığı nedeniyle uzun süredir takımdaki yerini alamıyor. Bursaspor maçı öncesinde durumu iyiye gidiyor. Ağrıları geçerse oynayabilir.

HASAN ŞAŞ:
Konyaspor maçında sağ dizinin arkasına aldığı darbe nedeniyle ödem oluştu. Bellinzona’ya karşı oynayamadı. Dizindeki şişin indirilmesine çalışıyor ancak bir de gribe yakalandı. Durumu belli değil.

ORKUN USAK:
Genç kalecinin belindeki sakatlığı için tedavisi uzun süredir devam ediyor. Düşmeye bağlı bir ezilmesi var. Oynayacak durumda değil.

UĞUR UÇAR:
Sağ diz kapağındaki kırık nedeniyle geçen sezon ameliyat olan genç oyuncu bu sezon başında ikinci kez operasyon geçirdi. Almanya’da kontrolden geçti. Tedavisine devam ediliyor.

FERDİ ELMAS:
Genç oyuncunun sağ kasığındaki ağrıları sürüyor. Tedavisine yoğun şekilde devam ediliyor ama forma giyecek durumda değil.

ÜMİT KARAN:
Sağ arka adelesindeki yırtık ve ödem nedeniyle uzun süredir forma giyemiyor. Bellinzona maçı öncesinde takımla antrenmana çıktı ancak Hasan gibi gribe yakalandı. Bursa’da da forma giymesi zor.

ARDA TURAN:
Dizindeki sakatlığın geçmesiyle sahalara dönen Arda, Bellinzona maçında belinden sakatlandı. MR’ında, leğen kemiği üzerinde ve çevre dokularda tavmaya bağlı kanama ve ödem tespit edildi. İki hafta oynayamayacak.

LİNDEROTH:
Sağ ayak bileğindeki sakatlığı ciddi. Haftalardır tedavisi sürüyor ancak bir gelişme gözlenmedi. Ülkesine gitti ve milli takım doktorunun vereceği karara göre yeni bir ameliyat gündeme gelebilir.

EMRE GÜNGÖR:
Milli takımdan sakat dönen başarılı oyuncunun sağ ayak uyluk adalesindeki problemi uzun süredir devam ediyor. Hâlâ tedavide ve şu an için oynaması mümkün gözükmüyor.

SERKAN ÇALIK:
Sol dizinden menisküs ameliyatı geçirdi, ardından uzun süre dinlendirildi. Rehabilitasyon çalışmaları devam ediyor. Onun da oynaması şimdilik mümkün değil.

Gökhan Zan


Beni tanıyanlar bilir Gökhan Zan'dan pek hazetmediğimi. Milli Takım ya da Beşiktaş kadrosuna bakarım Gökhan Zan'ı gördüm mü bi eyvah çekerim, çekeninde çok olduğunu bilirim. Bir türlü sevemedim kendisini. Yaptığı hatalara artık tahammül edemez olduk. Bi adam her maç mı hata yapar. Bi daha sakatlığı var ki en önemli konu bu. Lakabı "Cam Adam" zaten. Dokunduğun anda sakatlanıyor. Saha içinde o düştü mü ya da bi yerini tuttuğunda en az 2 hafta yok deriz. Omzundan çok çekiyor bu aralar. Yine bu aralar performansı ile konuşuluyor. Çok ilginç bi notuda sizle paylaşıyım. Gerçi okuduğumda şaşırmadım. "Beşiktaş bu sezonki tüm gollerini, Gökhan Zan´ın sahada bulunduğu 315 dakika içerisinde yedi." Şaşırdınız mı? Bence hayır :)

Sivok ve Zapo transferi ile herkes yedek bekler demişti, bende dahil. Gerek 6+2 kuralı gereksede sakatlıklar yüzünden Gökhan, Antalyaspor karşısında 90 dakika, Belediye maçında 45 dakika, UEFA Kupası’nda ise Siroki Brijeg sınavında 90 dakika ve önceki günkü 4-1’lik Kharkiv mücadelesinde 90 dakika sahadaydı. Bu oynanan maçlarda Beşiktaş kalesinde 8 gol gördü. Sezonun ilk maçında, Siroki Brijeg deplasmanına çıkan Beşiktaş bir gol yerken stoperde Gökhan vardı. Antalyaspor maçına ilk 11’de çıkan Gökhan kornerden gelen topa yükselmedi ve hatası gole neden oldu. Belediye karşılaşmasında Sivok’un sakatlanmasının ardından 45 dakika görev yapan milli futbolcu, uyumsuz bir görüntü çizdi. Beşiktaş'ın 5 maçlık gol yememe orucu, Belediye sınavında Adriano’nun kafasıyla sona erdi. Beraberlikle liderlik de gitti. Ve önceki gece oynanan Metalist Kharkiv karşılaşması. İkinci golde önündeki topu sektiren, basit hatalar yapan Gökhan Zan’ın, EURO 2008’deki görüntüsünden eser yok. Taraftarların yanı sıra yöneticilerin de büyük tepkisini toplayan Gökhan Zan’ın oldukça moralsiz olduğu ve İstanbul’a dönüşte kimseyle konuşmadığı gelen haberler arasında. Bugün hep oyunculardan gittik hayırlısı bakalım. Bu adam toparlanmaz bu sene.

Ha son olarak bi de bu adam Beşiktaş ile sözleşme uzatmıyordu. Nerden bu kadar bu adamın üstüne gittik. Bence Euro 2008'de ki performasından dolayı. Orada fena değildi. Yine hatalar yaptı ama sezon içindeki kadar değil. Zate az maç oynadı. Oynadığı maçlardada fena değildi. Bi de Gökhan ile Zapo küsmüş.

Beşiktaş'ın Bu Sezonki Savunma Performansı

Mehmet Aurelio


Fenerbahçe 500 bin euro için elinde kaçırdı deyip duruyorlar ama kimse gerçeği net olarak bilmiyor. Bilen varsa yazar. Şimdi 2 gün önce Beşiktaş ile Aurelio anlaştı haberi okudum ve güldüm geçtim. Şimdide Fenerbahçe isityormuş kendisini. Galatasaray ile de yakın zamanda yazarlar. Sayın Başkan Aurelio'ya yıllık 2.5 milyon euro önermiş, isterse bu fiyatın daha da üstüne çıkabilirmiş. Eh be başkan 500 bin euro için kaçırdığın adamı şimdi almak için neler yapıyorsun görüyorsun değil mi? Orta sahanın hali içler acısı. Sakatılıklardan da bu sene çok çekiyorlar. Ara transfer dönemi Fenerbahçe için hareketli geçecek. Bakalım Aurelio Aralık'ta tekrar Fenerbahçeli olacak mı? Bekleyip göreceğiz. Gelmişken Beşiktaş-Aurelio olayınıda yazıp gideyim.

Yönetim Aurelio'ya "İspanya'da aradığını bulamazsan seni Ocak ayında Beşiktaşlı yapalım" demiş. Ayrıca açık çek önermişler. Pes be kardeşim diyesim geldi. Bu kulüp her önüne gelene açık çek bırakıyor bu nedir. Basketbolda da İbrahim Kutluay'a yapmıştı. Tamam Aurelio önemli oyuncu ama bizim elimizde Uğur, Cisse, Serdar Kurtluş ve Sivok gibi o bölgede oyuncular var. Gerekli mi sizce böyle bir transfer? Bence gerekmez. Zaten resmi siteden yalanlama gelmiş ama yinede açık kapı bırakılmış. İhsan Kalkavan denen adamda Aurelio kesin Ocak'ta Beşiktaş'ta demiş. Bayram Tutumlu'yla bizzat konuşmuş falan filan. Eski Beşiktaş yöneticisiymiş deniliyor. Beşiktaş artık işlerini eski yöneticilerine mi yaptırıyor? Okan Öztürk'ü programına, Best FM'e konuşmuş. Neyse bakalım daha ne haberler çıkacak.

Mircea Lucescu


Herkes tanır Lucescu'yu zamanında hem Galatasaray hem Beşiktaş'ı çalıştırıp şampiyon yapmıştı. Herkesin beğendiği bir hoca. Aralık'ta Shaktar'ı bırakacağını açıklamıştı. Beşiktaş UEFA'da gruplara kalamayınca Ertuğrul Sağlam'ın biletini kesmeyi düşünüyor. Türkiye'yi iyi tanıyan biriyle anlaşmak şu andaki en doğru karar olduğundan Lucescu'ya yönelindi ama Aralık'tan önce bırakması söz konusu değilmiş. Bir de 2004'ten kalma bir kırgınlığı var. Yıldırım Demirören başkanlığa geldikten sonra kendisine yol vermişti. Bu takım en kötü zamanlarında bile gruplara kaldı ondan dolayı sitem doğru. Şu anda yönetim Tigana, Rıza Çalımbay ve Del Bosque'ye Ertuğrul hoca kadar sahip çıkıp arkasında kaslaydı başarı çabuk gelirdi. 8-0 da bile bir teknik direktörün arkasında kalıp ısrar eden bir yönetim görmemiştim. Neyse Beşiktaş cephesini bırakıp Galatasaray'a geçelim.

Bu sene güzel kadro kurdu Galatasaray. Milan Baros nokta transfer gibi görünüyor. Ah bi de sakatlıklar olmasa. Şu Bellinzona maçındaki oyun hiç umut vermemiş kimseye. Skibbe'nin 90 dakika boyunca oyuncularının mevkisini değiştirdiğini okuyunca ohass çektim. Hakan Balta maç içinde sağ kanat, sol kanat, ön libero ve sol bek oynamış. Tabikide oyuncunun kafası karışır kardeşim. Rakip takıma yaradı bu iş. Bi bakıyon Lincoln solda, Arda sağda, Hakan Balta ortada. Bir daha bakıyon Lincoln ortada, Arda solda, Hakan Balta sağda. Böyle bir fantezi yok kardeşim. Halen Skibbe bu takıma yetersiz geliyor. Atılan goller taraftarı aldatabilir, galibiyetlerde. Lucescu tekrardan gündemde. Galatasaray'da Skibbe'nin oynattığı kötü futbol korku yaratıyormuş. Adnan Polat gruplarda ne yaparız diye tedirgin içindeymiş. Yine Türkiye'yi ve takımı tanıyan bir teknik direktör düşüncesi var kulüpte. Yukarıda dediğim gibi Aralık öncesine kadar gelmesi zor. Geçelim Fenerbahçe'ye.

Lucescu daha çok Fenerbahçe'yi istiyormuş. Hedefleri olan bir kulüp diye. Tabi Aziz Yıldırım'da para bol istediği transferleri yapar düşüncesinde ama ne zaman hocanın istediği transferleri yaptı ki? Alıyor onu bu hediye diye. Hoca belki oynatmak istemiyor. Yarar sağlar mı Lucescu, bence hangi kulübe gelirse gelsin yarar sağlar. Çok iyi hoca, kimsenin itirazı yoktur galiba. Fenerbahçe, Aragones'e daha fazla süre veremez. Devler Ligi'nden elendikten sonra mı takım toparalanacak acaba. Gerçi Aralık'ta bitiyor gruplar. Hiç değilse UEFA'ya kalıp Lucescu'yla devam diyebilirler. Saygıyla karşılarım.

Feysbuk #3


İnsanların özel bilgilerinin kontrolsüz yayıldığı ve istihbarat örgütlerinin bilgi topladığı kaynaklardan biri olduğu suçlamalarına hedef olan Facebook şimdi de Çete Savaşları adlı oyunla tartışma konusu oldu.

Oyun, sanal ortamda çete kurup mekân basan, haraç alan ve cinayet işleyen kullanıcılar arasında hızla yayıldı. Kullanıcıların takma ad olarak Sedat Peker, Alaattin Çakıcı, Dündar Kılıç ve İnci Baba gibi yeraltı dünyasının ünlü isimlerini kullanması ise mafya babalarının yakınlarını ve hayranlarını öfkelendirdi. Oyunculara bu isimlerin ‘taraftarı’ ve ‘yakını’ olduğu iddia edilen kullanıcılardan mesaj ve e-mail yoluyla uyarı ve tehditler geldi. Bu isimlerin sanal mafya oyununda kullanılmasını istemediklerini belirten bazı kullanıcılar tehdit mesajları gönderiyor.

Facebook’un 4 bin uygulamasından biri olan ve şiddet içeren Çete Savaşları’nı popülaritesi neredeyse sitenin kendisini geçti. Çete kurup adam toplayan oyuncular bar, kumarhane ve otel gibi yerleri satın alıyor. Silah, bıçak ve bombalarla birbirlerine saldıran çete üyeleri sokaklarda hâkimiyet kurmaya çalışıyor. Oyunda kira getiren masaj salonu, otel, bar, benzin istasyonu gibi mekânlar alan çete üyeleri araba çalarak, banka soyarak para kazanıyor. Çete üyeleri kazandıkları paralarla satın aldıkları silahlarla rakip çetelerin üyelerini öldürerek seviyelerini yükseltiyor.

Ben bir türlü ısınamadım bu oyuna. Fanatikleri çok fazla. Her gün 1000 tane davet geliyordu nerdeyse. Allahtan "block the application"yapıp kurtulmuştum. Feysbuk yine karışacak gibi :)

Gökhan Gönül


Güvendiğimiz bir kardeşimizdi. Ondaki düşüş hepimizi üzüyor. Nerden nerelere geldi ama şimdiki durum ne. Vatan Gazetesinde okuduğum bir haberi hayretlerle aktarmak istiyorum. Yorum bölümü yine bekler;

Geçen sezonun en gözde ismi olan hatta birçok Avrupa ekibinin transfer listesine giren Gökhan’ın bu sezon yaşadığı ’büyük düşüş’ün arkasındaki sır perdesi aralanmaya başladı.

İşte Gökhan’ın yaşadığı performans düşüklüğünün nedeni:

ÖNCE BANA GELİN DEMİŞTİ AMA

Kanarya'da 1 milyon YTL’ye oynayan Gökhan, hesapsız harcamaları sonrası maddi sorun yaşamaya başladı ve darboğaza düştü. Önce kendine bir ev, ardından 260 bin Euro’ya Lamborghini marka araba aldı. Ev ve arabanın parasını ödemekte zorlanınca “Ne sorununuz olursa olsun bize gelin” diyen başkan Aziz Yıldırım’ın kapısını çaldı.

Genç yıldız “Başkanım ev ve araba alıp, borçlandım. Ödeme zorluğu çekiyorum ve kendimi maçlara veremiyorum. Gelin sözleşmemi uzatalım, uzun yıllar F.Bahçe’de kalayım. Bana biraz zam ve ödeme yapın. Borçtan kurtulayım” diye konuştu

GÖKHAN KALMAK İSTEMİYOR

Bu sözlere çok sinirlenen Aziz Yıldırım “Sen 260 bin Euro’luk araba alırken bana mı sordun? Ev alırken bize mi danıştın? Şimdi bana gelip para istiyorsun. Böyle bir şey olamaz. Sen sahada işini yap” diye tersledi.

Lamborghini’nin vergisini bile ödeyemediği için geçici plakayla kullanan, kredi kartları şişen, ödemelerde zorlanan Gökhan’ın borçlarını kapatamayınca, aklını tam olarak sahaya veremediği ve bu nedenle kötü futbol oynadığı öğrenildi. Bu kırgınlık sonrası Gökhan’ın, 2010’da bitecek sözleşmesi sonrası F.Bahçe’den ayrılıp, Avrupa’dan gelen tekliflere bakacağı ve kalmak istemediği belirtildi.

2010 Dünya Kupası Maskotu



FIFA tarafından, 4 yılda bir düzenlenen dünya kupalarının resmi maskotlarında, genellikle aslan, köpek, horoz ve leopar gibi hayvan figürleri tercih edildi. 2010 Dünya Kupası'nın maskotu da yeşil ''saçlı'' Afrika leoparı, ''Zakumi'' oldu.

Bu sevimli maskotun adı, Güney Afrika'nın uluslararası plaka işareti olan ''ZA'' ile 2010 yılına atıfta bulunmak amacıyla, birçok yerli dilinde ''10'' anlamına gelen ''KUMİ'' ifadelerinin yan yana getirilmesiyle oluştu. Zakumi'ye verilen misyon, 19. Dünya Kupası'nı, dünyanın dört bir yanından gelen binlerce futbolsever için eğlenceli, unutulmaz, dev bir partiye çevirmek oldu.


Ben bunu niye şimdi yazdım diye sorarsınız. Bilgilendirmek içi diyeyim. Bi de diğer maskotlara göre daha bi güzel olmuş bu. Kanım ısındı kerataya, sevimli bir şeye benziyor.

Hafta Sonu Futbol Ekranı (3-6 Ekim 2008)


3.10.2008
21.30 Bielefeld - Karlsruhe (24)

4.10.2008
14.45 Birbingham - QPR (Futbol Smart)
15.00 D. Moskova - Saturn (Spormax)
15.00 Orduspor - Altay (D Spor)
16.30 Stuttgart - W. Bremen (24)
17.00 Sunderland - Arsenal (Spormax)
17.00 Celtic - Hamilton (Futbol Smart)
19.00 Lazio - Lecce (Ntv Spor)
19.20 Coventry - Suthampton (Futbol Smart)
19.30 Blackburn - M. United (Spormax)
20.00 Marsilya - Caen (Kanal A)
20.00 Konyaspor - Trabzonspor (Lig Tv)
21.00 Villarreal - R. Betis (Ntv Spor)
21.00 PSV - De Graafschap (Futbol Smart)
21.45 Naval - Belenenses (Spormax)
22.00 Lille - Valenciennes (Kanal A)
23.00 Barcelona - A. Madrid (Ntv Spor)
01.00 Velez - San Lorenzo (Ntv Spor) Bant

5.10.2008
15.30 Feyenoord - NEC (Futbol Smart)
15.30 Westham - Bolton (Spormax)
16.00 Juventus - Palermo (Ntv Spor)
17.30 Heerenveen - Ajax (Futbol Smart)
18.00 Valladolid - Valencia (Ntv Spor)
18.00 Everton - Newcastle (Spormax)
18.00 Bursaspor - Galatasaray (Lig Tv)
18.00 Rennes - Lyon (Kanal A)
18.00 Schalke 04 - Wolfsburg (24)
20.00 Erciyes - Diyarbakırspor (D Spor)
21.00 Fenerbahçe - Kayserispor (Lig Tv)
21.45 Sporting Lizbon - Porto (Spormax)
22.00 R. Madrid - Espanyol (Ntv Spor)
22.00 PSG - Nancy (Kanal A)
23.55 Chelsea - Aston Villa (Spormax) Bant
02.00 S. Moskova - K. Sovietov (Spormax) Bant

6.10.2008
20.00 Beşiktaş - Hacettepe (Lig Tv)
20.00 Rizespor - Malatyaspor (D Spor)
21.30 Guimares - Braga (Spormax)
23.00 Lexioes - Benfica (Spormax)

kaynak: tribündergi

Çakma İPhone


Türkçe menüye de sahip olan Çin malı iPhone'a çift SIM kart takılabiliyor. Çin'deki elektronikçilerde ve pazarlarda satılan sahte iPhone'ların fiyatı ise yaklaşık 800 yuan (120 dolar). Cihazın kabının üzerine ise sadece ''Phone'' yazıyor. Kutunun içinde bir adet şarj cihazı, 2 pil ve bir adet de kulaklık bulunuyor. Orijinaliyle hemen hemen aynı olan sahte iPhone'un özellikleri de insanı şaşırtıyor. Dil seçeneklerinde ise Türkçenin yanı sıra İngilizce, Almanca, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Taylandca, Vietnamca, Rusça ve Arapça olmak üzere 12 dil bulunuyor.

Meizu MiniOne, EDGE ve W-CDMA destekli olacak. İşletim sistemi olarak Windows CE 6 kullanan MiniOne, 533 MHZ Samsung işlemciye sahip. Ayrıca 128 MB DDR belleği de bulunuyor. 16 milyon renkli TFT dokunmatik ekran, 720x480 çözünürlük ve önde 0,3 megapiksel, arkada da 3 megapiksel olmak üzere iki adet kamera da ürünün sahip olduğu diğer özellikler. iPhone'un 2 megapiksellik kameraya sahip olduğunu hatırlatalım.

Aysun Kayacı


Hep futbol nereye kadar değil mi? Aysun Kayacı'nın imaj değiştirdiğini gördüm. Resimde yukarıda. Sarı saçlı hali bence daha güzeldi. Ne dersiniz? B perukta olabilir tabi. Tam bilmiyorum durumu. Müjde Ar'da kısa süre önce bambaşka olmuştu.

Hakan Arıkan


Hakan Arıkan hakkında da bir şeyler yazalım. 2 sene önce Beşiktaş'a gelmeden önce Ankaraspor kalesini koruyordu ve herkesin beğenisini toplamıştı o sene. Zaten sene sonunda Beşiktaş'ta hemen kendisini kaptı. Rüştü'ye iyi yedek olur demiştim. Hatta kesti bile. Ama o Liverpool maçından sonraki düşüşü içler acısı. Ben birazda durumunu şansızlığa bağlıyorum. 84 numaranın uğursuzluğuda var. Ankaraspor zamanındayken üç büyüklerden biri galiba Galatasaray olacak penaltısını kurtarıp gündeme gelmişti. Daha sonralarıda penaltı kurtarışıyla gündeme geldi. Yanılmıyorsam Galatasaray maçından hemen sonraki maçtada penaltı kurtarmıştı. Neyse işte Beşiktaş'a geldi kariyerini bitirdi. Şimdilik öyle görünüyor. Şansda verildi yeteri kadar ama bir türlü kullanamadı aynı Burak Yılmaz'da olduğu gibi. Bir an önce toparlansa fena olmaz. Rüştü sakatlamdığında hep abo kaleye Hakan geçecek demiyelim. Dünkü yediği goller neydi öyle. Mal mal topa bakıyor resmen. Bi hamle yapsan hiç yoktan gayret ediyor denilir ama o da yok. O Jaja'nın attığı ilk gole bi şey demem. Öyle bir gol yok yani. Ya diğerleri? Hakan Arıkan'ın durumunu masaya yatıralım. Hadi bakalım yorum bölümü sizi bekliyor.

Alpaslan Dikmen #3


Dünkü maçta taraftarların Alpaslan Dikmen için açtığı pankart..Bu kalp seni unutmaz.

UEFA Kupası: Torbalar


UEFA Kupası 1. turunda İsviçre’nin Bellinzona takımını eleyerek gruplara kalma hakkı elde eden Galatasaray, 7 Ekim Salı günü saat 13:00’te Nyon’da çekilecek kuraya 3. torbadan dahil olacak.

Toplam 40 takımın gireceği kurada ekipler 5’erli 8 gruba ayrılacak. Takımlar gruplarda 2 iç sahada, 2 deplasmanda 4’er maç oynayacak. Gruplarda ilk 3’e girenler ikinci tura yükselecek.

1.TORBA
AC Milan (İta) 119.934
Sevilla (İsp) 102.837
Valencia (İsp) 83.837
Benfica (Por) 77.176
Schalke (Alm) 67.078
CSKA (Rus) 59.437
Tottenham (İng) 55.996
Hamburg (Alm) 52.078

2.TORBA
Stuttgart (Alm) 52.078
Ajax (Hol) 51.610
Olympiakos (Yun) 51.525
Deportivo (İsp) 46.837
Brugge (Bel) 41.810
Spartak M. (Rus) 40.437
Paris SG (Fra) 37.380
Heerenveen (Hol) 35.610

3.TORBA
Rosenborg (Nor) 35.400
Udinese (İta) 34.934
Feyenoord (Hol) 33.610
Braga (Por) 33.176
Slavia Prag (Çek) 31.496
Man.City (İng) 30.996
Galatasaray 30.469
Sampdoria (İta) 28.934

4.TORBA
Hertha B. (Alm) 27.078
Partizan (Srb) 25.527
Nancy (Fra) 25.380
*Portsmouth (İng) 24.996
A.Villa (İng) 24.996
Santander (İsp) 24.837
Kopenhag (Dan) 23.748
*Guimaraes (Por) 18.176
D.Zagrep (Hır) 17.836

5.TORBA
St.Etienne (Fra) 17.380
Wolfsburg (Alm) 16.078
St.Liege (Bel) 14.810
Twente (Hol) 14.610
NEC Nij. (Hol) 12.610
Metalist (Ukr) 10.932
L.Poznan (Pol) 6.973
Zilina (Svk) 4.070

bence Galatasaray'ın grubunda: Schalke, PSG, Partizan ve Wolfsburg olur. Ya sizce?

UEFA Kupası: 1. Tur- İkinci Maçlar


1. tur rövanş maçları tamamlandı. Temsilcilerimizden Beşiktaş ve Kayserispor elenirken, Galatasaray tur atlama başarısı gösterdi. Salı günü bileti alan CSKA Moskova ve Hertha Berlin'in ardından günün ilk 2 maçı Romanya ve Polonya'da oynandı. Polonya'nın Wisla Krakow takımıyla 2-1 kazandığı ilk maçın rövanşına çıkan kupanın güçlü takımlarından Tottenham Hotspur, rakibi ile deplasmanda 1-1 berabere kalarak tur vizesi aldı. Wisla kendi kalesine atmasaydı şimdi Tottenha yerine onlar olacaktı gruplarda, kısmet işte.

Gruplara kalma mücadelesinde Wolfsburg ilk maçta 2-0 yendiği Rapid Bükreş'le Romanya'da 1-1 berabere kaldı. Sampdoria ilk maçta sahasında 5-0 yendiği Litvanya'nın Kaunas takımını deplasmanda da 2-1 yenerek gruplara kaldı. İlk maçta 0-0'lık beraberlikle turu zora sokan Hamburg ise Romanya deplasmanında Unirea'yı 2-0 mağlup etmeyi başararak gruplara adını yazdırdı.

İlk maçta deplasmanda 2-2 berabere kaldığı Premier Lig'in güçlü temsilcilerinden Everton'ı sahasında 2-1 yenen Belçika temsilcisi Standart Liege de gecenin çarpıcı sonuçlarından birine imza attı. Liverpool'a nasıl zor anlar yaşattığını biliyoruz bu takımın. Ki en önemli oyuncularıda Liverpool ya da Everton yolunu tutmuştu hemde rekor ücretle. İlk maçta sahasında 2-0 yenildiği Udinese'yi deplasmanda normal sürede 2-0 yenen Borussia Dortmund ise rakibine penaltı atışları sonucu 4-3'le boyun eğerek elendi. Turu geçen tarafı penaltı atışlarının belirlediği diğer mücadelede ise Deportivo, Brann'ı normal süresi 2-0 biten maçta penaltılarla 3-2 mağlup ederek tur atladı.

Gecenin toplu sonuçları;

W.Krakow (Pol)-Tottenham (İng): 1-2 1-1
R.Bükreş (Rom)-Wolfsburg (Alm): 0-1 1-1
Kaunas (Lit)-Sampdoria (İta): 0-5 1-2
Spartak M. (Rus)-Ostrava (Çek): 1-0 1-1
Unirea (Rom)-Hamburg (Alm): 0-0 0-2
Honka (Fin)-Santander (İsp): 0-1 0-1
Levski Sofya (Bul)-Zilina (Slo): 1-1 0-1
Schalke (Alm)-APOEL (Kıb): 4-1 1-1
Kalmar (İsv)-Feyenoord (Hol): 1-0 1-2
Poznan (Pol)-A.Vienna (Avu): 1-2 4-2(pen)
Rosenborg (İsv)-Brondby (Dan): 2-1 3-2
Partizan (Srb)-Timisoara (Rom): 2-1 1-0
St Etienne (Fra)-H.Tel Aviv (Isr): 2-1 2-1
Dinamo B. (Rom)-Nijmegen (Hol): 0-1 0-0
Vaslui (Rom)-Slavia Prag (Çek): 0-0 1-1
Standard (Bel)-Everton (İng): 2-2 2-1
Heerenveen (Hol)-Setubal (Por): 1-1 5-2
Twente (Hol)-Rennes (Fra): 1-2 1-0
Zurich (İsv)-Milan (İta): 1-3 0-1
Petrzalka (Slo)-Braga (Por): 0-4 0-2
Sparta Prag (Çek)-D.Zagreb (Hır): 0-0 3-3
Salzburg (Avu)-Sevilla (İsp): 0-2 0-2
Ajax (Hol)-Borac (Srb): 4-1 2-0
Kopenhag (Dan)-FK Moskova (Rus): 2-1 1-1
Club Brugge (Bel)-Young Boys (İsv): 2-2 2-0
Manchester C. (İng)-Omonia (Kıb): 2-1 2-1
Motherwell (İsk)-Nancy (Fra): 0-1 0-2
Olympiakos (Yun)-Nordsjaelland (Dan): 2-0 5-0
A.Villa (İng)-Litex Lovech (Bul): 3-1 1-1
Stuttgart (Alm)-Cherno More (Bul): 2-1 2-2
Benfica (Por)-Napoli (İta): 2-3 2-0
D.La Coruna (İsp)-Brann (Nor): 0-2 3-2(Pen)
Valencia (İsp)-Maritimo (Por): 1-0 2-1

Metalist Kharkiv 4-1 Beşiktaş


Yazmayacağım dedim ama yine kendimi tutamadım. Resim maçın özeti zaten. Beşiktaş'ın düştüğü durumlar. Şimdi internetspor'u gezinirken haberi yazan adamın Metalist'e "köy takım" ı dediğini gördüm. Kiev'i, Shaktar'ı dize getiren ve ligde fırtına estiren bir takıma sen nasıl köy takımı dersin be kardeşim. Maçıda mı izlemedin editör, kör müsün? Akşam akşam cinlerim tepedeydi o haberi okuduktan sonra daha bi delirdim. Bu taraftar güzel günler görmeyecek mi kardeşim? Yıldırım Demirören, Sinan Engin ve Ertuğrul Sağlam ile bu işler yürümez diye söyledik durduk. Ertuğrul hocayı son maçlardaki hamlelerinden sonra övmüştüm ve iyi yolda gittiğini söylemiştim ama maç zora girdi mi Aydın ve Nobre'yi alıyor. Sen 2. yi yedikten sonra bi değişiklik yapacaksın. Gol geliyorum dedi zaten. Sinan Engin, Sivok-Zapo iyi çıkınca götü havalardaydı bu maçtan sonra inmiştir umarım. Yıldırım Demirören'de yine tepki yiyecem diye üç buçuk atıyordur. Benimde takımdan alacağım olsa bende keyfi bırakmam kardeşim. Karşılayın adamın parasını gitsin eğer çok istiyorsanız. Rüştü böyle sakatlanırsa işimiz iş vallahi. Zapo'nun da Sivok'suz yapamadığını gördük. Gökhan Zan ne diye bu takımda halen oynuyor anlamıyorum. Kova Hakan Arıkan Beşiktaş kalesine yakışmıyor kardeşim. Tolga Zengin, Serkan Kırıntılı gibi sağlam kaleciler alsak ne güzel olur di mi? Serdar Özkan bitmiş, o top kayıpları neydi öyle ya. Bangır bangır Seric'ten bi bok olmaz İbrahim Üzülmez son haftalarda iyi oynuyor ne diye kesiyorsun hoca diyoruz, tınladığı yok. Neymiş efendim Seric huzursuzluk yaratmasınmış. Sokayım huzuruna. Kim iyse o oynar bu takımda. Acaba İbrahim Toroman'da mı sakattı diyecem ama adam 45 dakka sahadaydı ve sağ bek oynadı, harcanıyor vallahi orada. Ne güzel dün Gökhan Zan sakat maç kadrosunda yok diye bir haber okumuştum. Holosko kanatlarda çürüyor. Bobo tek forvetli sistemde yapamaz. Oynarsa tek forvetli sistemde Nobre oynar. Top tutmasını biliyor yüzü dönük. Ama Bobo oynamazsa ayıp olur değil mi Yıldırım Demirören, Ertuğrul Sağlam ve Sinan Engin?

Maç Öncesi: Türk Takımları#3


Resime Baros'u koymak istedim. Bellinzona'yı sarsan adam. Deplasmanda 4-3 galip gelmişti Galatasaray, şimdi ise kendi evinde oynayacak. Maç saat 20:00'da ve D-Smart'tan yayınlanacak. Kewell, Sabri ve Hasan yok. Mehmet Topal ilk onbirde. Galatasaray’ın alacağı her türlü galibiyet ve beraberlik Galatasaray'ı gruplara taşıyacak. 1-0, 2-1 ve 3-2 gibi tek farklı yenilgiler de turu Galatasaray’a getirecek. 4-3’lük mağlubiyet maçı uzatacak. Bunun dışında kalan tek (5-4, 6-5 v.b. gibi) ve daha farklı yenilgiler, Aslan’ı UEFA Kupası dışında tutacak. Muhtemel 11'ler;

GALATASARAY: De Sanctis, Serkan, Meira, Servet, Volkan, Arda, Mehmet Topal, Ayhan, Hakan Balta, Lincoln, Milan Baros

BELLİNZONA: Grifti, Mangiarrati, La Rocca, Siqueira, Bernardet, Wahab, Rivera, Gürkan, Ferrazza, Kalu, Lustrinelli

------------------------------------------------------------------------------------------------

İçeride 1-0 galip gelmeyi başardık. Tabikide bize yetecek bir skor olmadı. Dedikleri kadar kuvvetli bir rakipmiş harbiden. İnşallah bu maçı yener ve gruplara kalırız. Maç saat 20:00'da ve Show TV'den yayınlanacak. Rüştü, Sivok ve İbrahim Üzülmez yok. Hakan, Gökhan Zan (göte geldik) ve Seriç var. Seriç kontenjana takıldığı için şu ana kadar hep Avrupa maçlarında oynadı. Beşiktaş için her türlü galibiyet ve beraberlik tur için yeterli olacak. 1-0’lık yenilgisi maçı uzatacak. Bunun dışındaki tek farklı yenilgiler de siyah-beyazlılara yarayacak. Ancak iki veya daha farklı mağlubiyetler, Beşiktaş’ın UEFA Kupası’ndan elenmesine yol açacak. Muhtemel 11'ler;

METALİST: Goriainov, Valyayev, Edmar, Konyyushenko, Sliusar, Obradovic, Maidana, Trisovic, Gueye, Devic, Jaja

BEŞİKTAŞ: Hakan Arıkan, İbrahim Toraman, Gökhan Zan, Zapotocny, Seric, Serdar Kurtuluş, Cisse, Holosko, Delgado, Tello, Bobo

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Ülkemizi UEFA Kupası'nda temsil eden Kayserispor, bu akşam kulüp tarihinin en önemli maçlarından birine çıkıyor. Sarı-kırmızılılar, UEFA Kupası 1. tur rövanşında Kayseri'de 2-1 yenildiği PSG ile Fransa'da karşılaşıyor. Parc des Princes'te oynanacak mücadele saat 22.00'de başlayacak ve Futbol Smart'tan naklen izlenebilecek. Kayseri'ye tur atlaması için en az 2 fark ya da gollü galibiyetler gerekiyor. 2-1'de ise maç uzayacak. Fransız yıldız Ludovic Giuly sakatlığından dolayı oynamayacak.

PARIS SAINT GERMAIN: Landreau, Ceara, Camara, Mamadou Sakho, Sammy Traore, Makelele, Sessegnon, Clement, Rothen, Giuly, Luyindula

KAYSERİSPOR: Souleymanou, Eren Güngör, Aydın, Ali Turan, Toledo, Mehmet Topuz, Saidou, Matias Escobar, Mehmet Eren, Aghahowa, Tevfik Köse.

Haydin 3/3 istiyoruz. Kolay gele..

Tümer Metin


Bana göre Tümer'in durumu Emre'den daha kötü ama genelde Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin gerisinde kaldığından Emre kadar konuşulmadı Tümer'in olayı. Kendisinin şimdi bir açıklamasını okuyunca onun hakkında da yazmanın zamanı geldi, geçti bile. Elimizde kanıtlar var ben Türkiye'de Beşiktaş'tan başka kulüpte oynamam diye. Parayı gören gidiyor. Böyle açıklamalar yapmasalar kimse bi şey demez. Fatih Akyel'in dev var böyle açıklaması. Noldu kariyerinin sonlarında soluğu Fenerbahçe'de aldı. Yani sen sen ol hiç bir zaman emin konuşma böyle göt olursun işte. Kendide biliyor para için gittiğini. O zamanlarda da bi asker muhabbeti yaptı, yurt dışı falan dedi ortalığı ververeye verdi ve sonunda Fener'e imza attı. Beşiktaş'tan başka kulüpte oynamam sözlerini buluruz. Fenerbahçe'ye gittikten sonra BJK Tv'de ki taraftarların toplandığı bir programda o kaseti arşivden çıkarıp göstermişlerdi. Dün gibi hatırlıyorum. Bu söyledikleride Fenerbahçe dergisinin Ekim sayısına konuşmuş.

Öncelikle Tümer ilk yarıdaki bütün derbileri içeride oynayacaklarını söylemiş. Bülent abinin El Değmemiş Bir Fikstür Lütfen yazısı dün gibi aklımda. O derbi hakkında yazmıştı. Bu fikstür konusunda Fenerbahçe'ye bir şeyler yapıldığını düşünüyorum. Senelerdir hep ilk yarı iç sahada derbiler, ikinci yarı dışardı. Son haftalarda da hep Galatasaray ve Trabzonspor gibi zor derbiler oluyor. İşte bu içerideki derbileri kazanamazsa şampiyonluğu unutsun bu takım. Sakatlar ve cezalardan çok çektiklerini söylemiş, doğrudur. Ama kart konusunda iş size düşüyor. Ne kadar saha içinde efendi olursanız o kadar az ceza alırsınız. Bu sene sakatlıklarıda ben nazara bağlıyorum. Takımın ağabeyisin sen al götür bunları bi kurşun döktürde kendinizi gelin.

Tümer'in sadece fizik kondisyon eksiği kalmış onuda antreman yaptıkça giderirsin. Düzletiyse niye halen maç kadrosuna almıyorlar adamı anlamıyorum. Maç oynadıkça kendini toparlayacak ve form tutacak. Bu oyuncular için hafta başıları özel maçlar ayarlasalar. Takım antremanındaki çift kale maçların yetmeyeceğini düşünüyorum.

Tümer'in şimdiye kadar yaptığı açıklamaları savundum ama Aragones hakkında dediği bazı şeyler yanlış bana göre. Tabi o bizden daha iyi biliyordur kendisini ve daha çok konuşma fırsatı buluyordur. Şimdiye kadar futbol bilgisine bende bir şey demiyordum. Tümer gibi övüyordum ama bu korkak futbol anlayışı beni bitiriyor. Zaman herşeyin ilacıdır ama Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nden elendikten sonra mı Aragones takımın kurgusunu ve stratejisini belirleyecek. Haziran'dan bu yana takımla çalışabilecek bir hoca olacaktı. Zamanında elinde dosyalar bütün futbolcuları incelemiş diyince sesimizi çıkarmamıştık. Uğur ve Kazım'ın kötü performansını görememiş mi 2 kamp boyunca. Ya da kadronun derin olup olmadığını. Sol tarafta biri sakatlansa oynayacak adam yok. Demedi mi transfer şart diye? Güiza'yı o istedi getirdiler. Emre ve Burak'ta başkanın sana hediyesi. Doğrudur yabancı kontenjanına takılmışsındır. Fenerbahçe'yi ve Türk futbolunu iyi bilen birilerine danış ve oyuncu al yani. Aziz Yıldırım'ın futbol bilgisinin zayıf oluşunu herkes biliyor. Ali Şen olacaktı ki bakacaktın şimdi Fenerbahçe'ye. Yine içimi döktüm bu sayfalara, rahatladım. Ayrıca Aragones'in kendinden yararlanmayı düşündüğünü söylemiş. Bakalım sahalara nasıl dönecek Tümer Metin merakla bekliyoruz. Onun gibi sol ayak bi Sergen vardı bu yıllarda. Josico'yu da ekleyelim Sn. Aragones'in istediklerine. Son olarak yazıyı Maldonado'ya mı kalacaktın be Fenerbahçe diye noktalamak istiyorum.

Ha unutmadan Tümer yeni transferleride iyi değerlendirmiş. Güiza konusunda hemfikirim ama adapte sorununu aştığını sadece istediği topları alamadığından gol atamadığını buradan ona söylemek istiyordum. Geçen sene Mallorco'da solda İbagaza sağda Navarro galiba tam bilmiyorum oynuyorlardı. Biri Villareal diğeride Sevilla'ya gitti. Riera içinde ayrı bir parantez açıyım. Fenerbahçe Riera içinde epey bastırmıştı. Olsaydı yılın transferi olurdu bence. O kadar mükemmel br oyuncu bana göre. Tümer'e futbol hayatından başarılar dilerim....

Fenerbahçe'de Sakatların Son Durumu#3


Dinamo Kev maçında ikinci yarıda omuzuna aldığı darbe sonucu sakatlanarak oyundan çıkan ve hastaneye götürülen kaptan sağ omzundan sakatlandı ve çekilen MR sonucu omzunda ödem tespit edilen Alex'in, Süper Lig'de Kayserispor'la oynayacakları maçta forma giymesinin zor olduğu ifade edildi. Tedavisine hemen başlanan Brezilyalı oyuncunun 3 - 4 gün dinlendirilmesi gerektiği, bu yüzden de Kayserispor maçında oynamasının zor olduğu dile getirildi.

Öte yandan, bir diğer sakat futbolcu Semih Şentürk'ün de sakatlığının tamamen geçtiği fakat kuvvet kazanması için Kayserispor maçında forma giymeyeceği belirtildi. Antrenmana çıkmayan diğer futbolculardan Lugano'nun sol kasık bölgesi kaslarında zorlanma olduğu, Güiza'nın sağ ayak bileğinde, Emre'nin sol ayak kas grubunda, Vederson'un da sol dizinde ağrıları bulunduğu, bu futbolcuların tedavilerinin tesislerde sürdürüldüğü ifade edildi. Josico'nun ise tesislerde fizyoterapist eşliğinde çalıştığı açıklandı. Fenerbahçe, hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla sürdürecek.

Sercan Yıldırım


Attığı goller ile Bursaspor'u taşıyor. Şu anda herkes onu konuşuyor, böyle devam ederse türk futbolu iyi bir forvet kazanacak. Şu anda ismi gündemden düşmüyor. Manchester United kendisini istemiş. Kendiside herşeyin yavaş yavaş olacağını söylemiş. Hemen Avrupa'ya gidip kaybolmak var, bunu çok iyi biliyor. Herşey sırasıyla. İlk önce hedefi Bursaspor ile en iyi yerlere gelmekmiş. Bursaspor maçlarını pek izleyemem ama Bursaspor'u çok iyi takip eden Sn. İsmail Özkısaoğlu'nda Sercan hakkında bilgiler alıp burada paylaşacağım. Sercan'ın açıklamaları;

''Kuzenimle 7 yaşımdan itibaren maçlara giderdim. Sonra Bursaspor altyapısına girdim. Atatürk Stadı'nda top toplayıcılık da yaptım. Beş sene öncesine kadar top topluyordum, bugün (A) takımdayım. Futbolu ilk başladığımda bu benim için hobi gibiydi. Fakat işler yolunda gidince bunun mesleğim olmasına karar verdim. Ailem de beni çok destekledi''

''Beni bu kulüp yetiştirdi, buranın ekmeğini yedim. Bursaspor sonrası hedef Avrupa. Yavaş yavaş ilerlemekte fayda var. Hemen Avrupa'ya gitmenin yararı olmayacağını düşünüyorum''

''Manchester United aileme ve eski başkanımız Levent Kızıl'a teklifini iletti. Bunun yanı sıra Bursaspor'la benim transferim konusunda temas kuran başka kulüpler de oldu.''

''Öncelikle yeni kurulan bir takım olduğumuzu belirtmekte fayda var. Takıma çok sayıda yeni oyuncu katıldı. Şu anda uyum sürecini tamamlamak üzereyiz. Daha sonra çok daha iyi şeyler yapacağız. Bursaspor olarak hedefimiz bu sezon Turkcell Süper Lig'de ilk beş içinde yer almak ve Fortis Türkiye Kupası'nı kazanmak.''

Şampiyonlar Ligi Gecesi#4


Şampiyonlar Ligi'nde 2. maçlar A, B, C ve D Grupları'nda oynanan karşılaşmalarla sona erdi. Devler Ligi'ne sürpriz bir başlangıç yapan ve Roma'yı deplasmanda yenen CFR Cluj, evinde Chelsea'ye de teslim olmadı ve golsüz sona eren karşılaşmanın ardından namağlup unvanını devam ettirdi. A Grubu'ndaki diğer maçta Roma, deplasmanda Bordeaux'u geriye düştüğü maçta Baptista (2) ve Vucinic'in golleriyle yenmeyi başardı.

Anorthosis küçümsenmeyecek bir takım olduğunu yine gösterdi. Bir Yunan ekibini daha eli boş gönderdi. Savio çok iyi oynadı. Bilindiği gibi bu takımı Trabzonspor'dan tanıyoruz. Pana'yı evinde 3-1'lik skorla geçmeyi başardı. B Grubu'ndaki diğer maçta İnter kendi evinde Bremen ile berabere kaldı. Maicon ile öne geçmelerine rağmen, Pizzaro'nun golüne engel olamadı.

Lucescu'nun takımı Shaktar Donetsk, evinde Barcelona'ya öne geçtiği maçta Messi'nin son 5 dakikadaki gollerine engel olamadı ve yenildi. C Grubu'ndaki diğer maçta Lizbon kendi evinde Basel'i 2-0 yenmeyi başardı ve gruptan çıkmak adına avantaj sağladı.

D Grubu'nun iki favori ekibi A.Madrid ve Liverpool kendi evlerindeki maçları kazanarak puanlarını 6'ya yükseltti. Liverpool, PSV önünde 3-1 galip gelirken golleride Kuyt, Keane ve Gerrard attı. Gerrard'ın golünü bir izlemek lazım. Madrid ise kendi evinde Marsilya'yı 2-1 yenmeyi başardı. Agüero yine boş geçmedi.