Prestij maçına çıktık dün. Fenerbahçe maçı dolayısıyla bakamadım maçada. Nasıl olsa garantiledik düşünceside buna etkendi. Fransa gerçekten vasat takım. Parker'ı çıkarsan mahalle takımından bir farkları yok. 37 sayı atmış Parker, Fransa ise 78. Neredeyse yarısı kadar. Bizde skorlar dağılmış. Fatih, Ersan, Kerem ve Sinan en skorerler. Hedefimiz Polonya'ya 6/6 ile gitmekti ve bunuda başardığımız için umutluyum. Heleki Fransa'yı Hidayet'siz yenmek ayrı güzel bir duygu.
Uzun zamandır takım hakkında fazla pozitif düşünmüyordum ve hep ön yargı ile bakıyordum. Bu kadar iyi kadromuz olmasına rağmen niye hep turnuvaları kötü bitiriyorduk ya da kötü oynuyorduk diye hep düşündüm. Elemelerde bunu aştık. Uzunlarımız her maç iyi oynadı. Bir maç Oğuz, öbür maç Kerem vs vs..Tabi bu performansı 2009'da ki turnuvada da göstermek lazım. Yoksa bu 6/6'nın hiç bir önemi kalmaz.
Son olarak Tanjevic hakkında yazmak istiyorum. Kendisini sevmem ama kariyerinede laf etmem. Fenerbahçe Ülker'de başarılı işler yaptı. Takım Euroleague'de son 8'e kaldı ve ligde şampiyon oldu. Ama hiç bir zaman umut eden ya da istenen basketbolu oynamadı Fenerbahçe. Aynı şey Milli Takım içinde geçerli. Sorunun Tanjevic'de olduğu açıktı. Elemelerde onun emeği tabi büyüktür ama İspanya'nın Euro 2008 şampiyonluğunu Aragones'e yüklendiği gibi Tanjevic'e de bu 6/6'yı ona bağlarsak yazık olur. Oyuncuları motive etme konusunda tabikide bir şeyler yapmıştır. Çıkıp oynayan oyuncular, Tanjevic ise sadece taktik veren birisi. Üzmeyelim bu çocukları...
0 yorum:
Yorum Gönder