Dün sizlere Esat Dergi röportajımızın ilk bölümünü sunmuştuk. Bugün ise röportajın ikinci bölümüyle karşınızdayız. Kendisine bizi kırmayıp sorularımıza yanıtlar verdiği için tekrar teşekkür ederiz.
Lugano takviyesiyle birlikte transfere hala gerek var mı? Varsa  nereye?
Bilica-Bekir transferinin ertesi günü, sabah  saatlerinde yazdığım yazıyı hatırlıyorum. İzlemeden ahkam kesmekten öte  takımın o günkü kadrosu içinde alternatif stoperlerinin ilk 11 oyuncusu olmasına dikkat çekmiştim ve Bilica'nın Sivasspor performansına rağmen  tehlikeli işleri sevdiğine de. Lugano bu takıma girecek, Önder yanında  oynacak. Önder istediği zaman Cannavaro olabiliyor. Geçen sezon Aragones  ona şans vermişti ve 3-4 maç süper oynamasına rağmen yine yedek  kalmıştı.
Form tutarsa Lugano-Önder ideal, Bilica ise muhteşem  bir yedek olur Bekir ile birlikte. İşte kadro genişliği de bu olur. Ama  Bilica'dan "Fenerbahçe'de" ilk 11 oyuncusu olmasını beklemek yaz  döneminde F.Bahçe yönetiminin ve teknik ekibinin ıska yaptığı nadir  işlerden biriydi, nitekim Lugano ile tatlıya bağlandı her şey.
Bu arada Lugano'ya yöneticiler "Sıpa" diyor, bu onun transferi  için yaptığı uzun süreli ve üzerine düşünülmesi gereken, etikliği  aşan pazarlığı ve tavrıyla kazandığı bir şey olsa gerek. Lugano savaşçı  da, biraz kırdı sanki aşırı pazarlık ile. Alex de pazarlık yaptı  zamanında, ne kadar sürdü? 1, 1.5 hafta, hakkı kadar. F.Bahçe forması  giyen futbolcu F.Bahçe ile pazarlık yapabilir mi? Yönetim yerliler kadar  biraz da yabancılar için bence sert olmalı. Lugano olayında taviz hiç  verilmedi ama...
Lugano'yu imza değil, transfer olarak  görmek gerek. Hani diyorlar ya Fenerbahçe milyon avrolar harcıyor  bonservislere diye. Sahici Lugano ne kadara alındı?
Bilet fiyatları hakkında ne düşünüyor Esat Dergi?
Her sene bu  konu hakkında yazmak ve aynı şeyleri tekrarlamak artık sıkıyor açıkcası. Fenerbahçe yönetimi kendi oyununu oynuyor ve kombine onlar için çok  önemli. Baskılar ile geri adım da atmayacaklar. Attıklarında bu geri adımın ileride yine başlarına gelebileceğini düşünüyorlar.
Ben  -sevgilere dokunmasınlar- diyorum sadece, 55 TL yapabilirler biletleri belki ama imkanı olmayanları, öğrencileri özellikle, ya da aileleri,  veya çocukları mutlaka ama mutlaka ayrı kategorilere almalılar.  Milyonlarca kişi, milyonlarca öneride bulundu onlara..
O stada gelen insanlardan çıkışında ve devamında Fenerium sayesinde kazanacaklar zaten, o stada giren bugün olmasa yarın forma alıyor  mutlaka, ya da herhangi bir lisanslı ürün. Böyle düşünmek lazım.
Kombinelere hucüm olsun diye geçen seneki aynı zam korundu,  devamında neler olacak bilinmez ama indirim olacağını sanmıyorum.  Sevgilere dokunmasınlar, dokunmasınlar. Tribünlerde aileler, çocuklar,  gençler, emekçiler çok önemli. F.Bahçe marka olarak bir lüks durumda,  ülkeye yeni teknolojileri getiren dev bir kuruluş gibi, rakipleri onu  model görüyor. Böyle bir takımın bu lükslüğü sadece rakiplerine karşı  olmalı, sevenlerine karşı değil. Gerçekten futbol izlemek, F.Bahçe'yi  izlemenin geridönüşü tahmin ettiklerinden fazla, yöneticiler bunu  bilmeli. Ve onların zamının ardında aslında kesintiler de var, onlardan  kurtulma çabası. Böyle bir gelişme olursa da şaşırmam.
Fakat özetle kim aşkını cebinde parası var diye sevebiliyor, kimse. Aşk yürek ile oluyor...
Esat Dergi ne tür müzik dinler, kitap  okur mu, futboldan başka hangi spor dalını takip eder?
Ağırlık olarak alternatif, Rock, Indie tarzında müzikler dinliyorum.  Guns'n Roses hayatımdaki vazgeçilmezlerden biridir. Yerli olarak ise  en sevdiğim grup Kurban.
Kitap konusunda sıkıntım çok,  o da zaman. Zaman buldukça okumaya çalışıyorum. Özellikle yine futbol ve  spor ile ilgili olan yayınlar.
Futbol dışında ise beyzbola  tapıyorum diyebilirim. Orada da bir Fenerbahçe var, Yankees mesela.  ABD'de de bir Fenerbahçe daha işte. Ve beyzbol maçlarını herkese  öneriyorum, içine düştüğünüzde geçen 2-3 saati anlamıyorsunuz ve heyecan  her zaman dorukta.
Her türlü sporu takip ediyorum işim gereği,  fakat yazmayı tercih etmiyorum
genelde.
Son olarak,  blog sitelerini beğeniyor mu? Takip ediyor mu?
Bloglar  gelecektir. İnternet gelecektir. Bunu Türkiye ağır da olsa görüyor,  yakın zamanda daha da net bir şekilde görecek. Okuduğunuz tüm yazarlar  birer blog sahibi olacak, okuyucularıyla sürekli iletişim halinde olacak. Zaten yerli medyanın twitter keşfi de başladı gibi bir şey.
Blog sayfalarını takip ediyorum, düzenli olmasa da. Blogların  dışında internet ile epey bir içli dışlı olduğumu, her gün yabancı  onlarca gazeteyi saatlerce taradığımı, onlarda değişik spor sitelerinden  değişik yazılarla ufuk geliştirme konusunda çalışmalar yaptığımı  söyleyebilirim.
Türkiye'de blog konusunda çalışmalar yapan  arkadaşlara tavsiyem bu işi bırakmayın, sakın bırakmayın. Takip  edildiklerinden de emin olsunlar. Okunma rakamlarınızda olmasın gözünüz,  yazdığınız yazı da olsun. Ne kadar uzun soluklu olursanız, ne kadar  eskirseniz bu işte o kadar daha çok kişiyle birlikte  olacaksınız.
Ve emin olun yazarlara saygısızlık yapmak  istemiyorum ama o sayfalarda yer alan ekşi yorumlar televizyonlarda köşe  direğinin önündeki pozisyonları yorumlayanlardan, bize bayat  değerlendirmeler yapanlardan çok daha kaliteli.
Bu işte  bir terslik var işte. Futbola, spora 360 derece bakan insan kendi çapında duruyor, 15 kelime ile "bize bilmediğimiz bir şeyleri  söylemeyen" insanlar moda oluyor. Bloglardaki tüm arkadaşlara da buradan  sevgilerimi yolluyorum, onlarla spor konuşmak zevkli olsa  gerek....
Futbolu çok fazla futbol olarak görüyoruz, benim her  zaman düşüncem bu oyunda duran ve durmayan toplar sınırdışındadır,  futbol yüzde 90 karakterlerin çarpışması, duruşların yorumlanması  olmalı, bu yüzden hiçbir maç sonrası genelde maç yazısı yazmıyorum, maçı  değil, takımı konuşmalıyız çünkü...
 Sevgiler! An be an  Esat DERGİ
 http://twitter.com/esatd
 esatd@sporx.com
2 yorum:
çok hoş bir röportaj olmuş yapanın eline sağlık,
çok güzel konulara değinmiş Sn Dergi, keyifle okudum.
Teşekkürler :)
Yorum Gönder