Yemekteyiz

Haber saatinden önce yayınlanan bu yemek (!) programına muhtemelen herkes denk gelip, bakmıştır biraz. Programı bilmeyen veya sadece ismen bilen kişilere tavsiyem uzak durmaları. Lakin, bu programı 10 dakikadan fazla izlediğiniz takdirde bırakamıyorsunuz, sigara gibi olmaya başlıyor o noktadan sonra. Bakalım yemeğini beğenecekler mi, bakalım kaç puan verecekler, bakalım Naim'in (yukarıdaki resimdeki kişi) evinde neler olacak derken haftada 10 saatinizi geçiriyorsunuz bu programın başında... Programın formatı çok basit. 5 yarışmacı, 5 günde sırayla yemeklerini yapıyor, geri kalan 4 yarışmacı da beğenisine (birinin yemeğini beğenene rastlamadım henüz) göre o gün yemeğe gittiği kişiye puan veriyor. Birbirlerine verdikleri fix puan 2 zaten. Duruma göre 1 veya 3 de olabiliyor...

Buraya kadar bir şey yok. Son derece basit, sıradan bir yemek programı tasvir ediyorsunuz kafanızda, ama hiç de öyle değil. Bakmayın post'un kategorisine "damak tadı" yazdığıma. Damak tadı dışında her türlü işlevi var programın. Entrikalar, kavgalar, tartışmalar, hakaretler, yarışmacıların birbirlerinin arkasından çevirdikleri oyunlar... Bir de aşk olsa, sür pembe dizi diye piyasaya, o derece... Yemeği yapacak arkadaşa 400 YTL'lik bütçe veriliyor. El insaf yahu! Orduya mı yemek hazırlayacak bu adam? Altı üstü 5 kişilik yemek yapacak, ki zaten yemeği yiyen falan da yok. Bir çatal batırıyorlar yemeğe, çiğnemeye başlıyorlar, tam o sırada yüzlerinin aldığı şekle bakarak "ulan gören de adama zehir yediriyorlar zannedecek" diye iç geçirttiriyor insana. Hatta daha ileri gidip, yemeği peçeteye çıkartıp, tuvalete koşanlar da var. Ulan, tamam güzel değil yemek anladık, çok berbat yapmış, adam bir boktan çakmıyor, sen gurmesin ustasın aslansın kaplansın bilirsin her şeyi ama ayıp yahu. Ne tiksindirici bir şeydir yemeği adamın gözünün önünde peçeteye çıkarmak. Bu kişilerin kendilerini savunma biçimleri de (kendilerini savunmayı da düşündüklerini zannetmiyorum açıkçası) oldukça manidar: "O an çıkarmak zorundaydım"... ?!?

Bir de çatal-bıçak-kaşıkların masaya dizilişlerini takıntı yapanlar var ki... O sağda olurmuş, içe dönük olurmuş, öbürküsünün bilmem neyi dışa dönük olurmuş, o sağda değil de solda olurmuş... Gören, her yemek de bunları santim kaçırmadan, tam tamına uygun bir şekilde uyguluyor sanır. Çatal bıçak hakkındaki ilginçlikler bunla da sınırlı değil, bir de takım olayı var. O çatalla bıçak takım olmazsa olmaz. Mümkün değil. Yenemez o yemek hayatta. İsterse Ferran Adria (bkz.Aceto) yapsın o yemekleri. Adam yemek fena değildi, güzeldi, yedik vs. vs. diyor, sen de diyorsun içinden "tamam bu adam 6-7 puan verecek herhalde". En son puanlama anı gelince; "masa örtüsünü beğenmedim, çatalın kıçı yanlış yere döndürülmüş, takım değillerdi, mutfak çok dağınıktı" diyerek elinde üstünde 2 yazan kocaman kartonu kaldırıyor. Çatal kaşık takımı bakmaya gitmiyorsun sen oraya, veya masa örtüsü... Yemek yemeye gidiyorsun...

Yazsam, sayfalar dolusu yazarım bu program hakkında da, yeterli sanırım bu kadarı. Geri kalan şovları kendiniz izleyip görün diyeceğim de, en başta dediğim gibi hiç bulaşmayın, hiç.

Arz ederim. (böyle bir yazının sonu, programın efsane kişisi Hasan abinin efsane repliğiyle bitirilmeliydi)

3 yorum:

csr dedi ki...

yahu bu salak programi sen de mi izliyorsun:))

CaRtMaNtR dedi ki...

bunun dj yavuz tarafından enfes bir parodisi yapılmıştı.

Adsız dedi ki...

hasan bey gerçek efsanesi o programın :)